Bile bile

Nereden aklıma geldi bilmiyorum ama bu satırları yazmak istedim.

Sürekli söylüyoruz, sağlık ve zamanın çok kıymetli. Adına ister yaşam, ister dünya, ister hayat deyin, öyle enteresan bir düzende işliyor ki bile bile göre göre çoğu şeyi ıskalıyoruz. Kim bilir düzenin esprisi de buradadır.

İki kavram da hiç bir zaman geri gelmemek üzere gidiyor. Çok can sıkıcı lan :S

Bu yazıyı yazarken 32 yaşındayım, 64 yaşına geldiğimde başımdan bir sürü şey geçmiş olacak. Açıkçası bir çoğu umurumda değil, ölmekte buna dahil. Beni düşündüren, takıldığım nokta yada noktalar; elden ayaktan düşmek, bypass ameliyatı, beyin ile ilgili bir ameliyat, uzun ve acılı bir tedavi süreci belkide ağzımda hiç diş kalmaması. Yakınlarımı kaybetmeyi görece daha hafif sayılabilecek bir problem olarak görüyorum, sonuçta ölmek kaçınılmaz bir son ve bundan kaçmak diye bir şey söz konusu değil. “Bekara karı boşamak kolaydır.” sözünü de zamanında edindiğim tecrübelerle iyi biliyorum. Şu anda içimden gelenleri yazıyorum, idare edin.

Tam da şu anda hareketsizlikten kaynaklandığını düşündüğüm eklem ağrılarım var, onun dışında fiziksel olarak iyi sayılacak bir durumdayım. Yukarıda ki paragrafı düşündüğümde kendimi mal gibi hissediyorum, neden böyle hissettiğimin adını henüz koyamadım. Belkide yapmak istediklerim vardır ve yapamıyorumdur. Bu son cümleden nefret ediyorum çünkü hayattan ve mesleğimden öğrendiğim tek şey; insanın gerçekten istemesi durumunda yapamayacağı hiç bir şeyin olmamasıdır.

Birde zaman ilerledikçe mutluluğun tarifi, şekli değişiyor sanırım. Mesela geçenlerde babası çocuğuna bisiklet almış, çocuk ha gayret sürmeye çalışıyor. O an aklıma ilk bisiklet alma sürecim, ona kavuştuğum an geldi. Çok garip oldum çünkü o eşsiz olduğuna inandığım duyguları bir kere daha yaşamadım. Hayatımın şeklini değiştiren çok güzel olaylar oldu fakat o günkü kadar hiç bir zaman mutlu olmadım. Büyüdük be oğlum ondandır, pehhh sanki ben büyümek istedim. Bu arada bende kendimi çocuk olarak görenlerdenim. Bu durumu bazı olgun, erdemli ve süper zekalılar “geri zekalılık yada salaklık” olarak nitelendiriyor. Olsun, onlarla sürekli alay etmek kafa bulmak ayrı keyif veriyor.

Babama geçenlerde, yoruldum dedim; “Ulan ben 50 senedir çalışıyorum, yorulmadım da sen dünkü bok 10 senede mi yoruldun” özetinde fırçasını atıp ayarı verdi. Aynı fırçayı geçmiş zamanlarda amcalarımdan da güzelce yemiştim. Birde çok güzel fırça yerim, geçerli sebeplerim olsada cevap vermem, susar mis gibi yerim. Çünkü iş o raddeye getirmişsem o fırçayı hak etmişimdir.

Yazdıklarım anlamsız yada bir birinden bağımsız gibi görüne bilir fakat benim için önemli ve kayda değer satırlar. Bir zaman sonra diğer yazdıklarım gibi bunu da okuyup keyifleneceğim, belkide bir çocuğum olur ve okur. Ahanda heyecanlandım.

Neyse, bizi yoran, hasta eden ve öldüren şey sanırım zamanın ta kendisi. Azrail belkide zamandır.

Deşarj

Okulu bitirince bir nane olmayacak ama olsun okumak iyidir, okuyun.

En iyi meslek; emek / çok para kazanma oranı en düzgün meslektir. Zevk için yapılan şeye hobi denir, Örneğin; kadın doğum uzmanı, aile hekimi.

Sorumluluk bu devirde sadece stres sebebidir, başka bir şeye yaramaz, yarasa bile alıp götürdüğü çok daha fazlasıdır.

E-ticaret de deli para var, hemen bir tane site kurun ve paraları saymaya başlayın. Ne! nasıl kuracağını bilmiyor musun? WordPress kurmayı öğren üzerine de eklenti olarak WooCommerce döşe tamamdır. Korkma lan 20 dakika da öğrenirsin, senin neyin eksik. Tamam üşengeç insan o zaman shopify.com dan ilerle.. Para sayma makinasını unutma sakın ha..

Bende bir huy var üzerimde weprazzi yazılı atlet yokken sokağa çıkamıyorum. Nasıl çözeceğim bu sorunu bilmiyorum :S

Yola çıkacağım zaman soktuğumun trafiğinde bir müslüman yol vermiyor, bu durum ya hep bana rastlıyor yada işin raconu böyle, çok acelemiz olduğu için..

Yere çöp atmaktan, tükürmekten çekinmeyen adamdan her türlü itliği bekle. Bu yüzden sakın gidip “yaptığın yanlış hacı abi” deme, seni kesebilir ve manşetlere taşınırsın.

Eğer yoksa, 10 lira bile çok büyük paradır. Aslında olmayan her şey için bu durum geçerlidir.

Sakın küfür etmeyin, çünkü dünya da sadece siz küfür ediyorsunuz ve insanlar çok terbiyeli olduğu için rahatsız oluyorlar. Te Allah’ ım ya, hareketlere baq.

Yarın ramazan, tutamıyorsanız oruç tutmayın, ikide bir sigara kafama vurdu geğiyle acizliğinizi belli etmeyin. Karşınızda ki insanlara saygılı olun, lütfen.

Bizim sitede çöp kutusu yok, gerek var mı? bence de yok amk.

Gerim gerim geriliyorum, geçer gibi oluyor geçmiyor. Sanki kuyrukta bir sürü problem var ve belirli aralıklarla önüme gelip beni geriyor.

İmkanınız varsa insanlara karşılıksız yardım edin, hiç olmadı bir kelimeyle yüzlerini güldürün..

Adam iyiyse, kardeşim iyisin diyin. İnsana yanlışını söylemek açık sözlülük ama hakkını teslim etmek götünü kaldırmak. Birde adam iyiyse kalksın kardeşim, elleşmeyin.

Daha ne diym? Mahmut mu diym?

Dolmuşçu özgüveni

Dolmuşçular genelde sinyal vermez, müşteri el attığında 100 le gitseler bile en sol şeritten en sağ şeride bodoslama dalarlar, sarı yanmadan kornaya abanır, öğrenciden abuk sabuk bahaneler üreterek tam parası alırlar. İstisnalar kaideyi bozmaz fakat ne hikmetse bu yaşıma kadar bu durumla ilgili istisnaya rastlamadım.

İşin ilginç tarafı bu adamların önünde en ufak bir hata yapsanız ellerini camdan çıkartıp artistlik yapmalarıdır. Abi daha demin kırmızıda geçtin, yolcu almak için trafiği tehlikeye attın diyemezsiniz bile.. Çoğu zaman 100% kendisi hatalıdır ama artistliği kendisi yapar, özgüven çok üst seviyededir. Bunun bir çok sebebi var elbette ama en büyük sebep bu adamların bir birlerinden az ayrı sürüler halinde gezmeleri gösterilebilir.

Özgüven her ne kadar güzel bir psikolojik durum olsa da kontrolsüz özgüven de bir o kadar sakatlıyıcı ve öldürücüdür diye düşünüyorum. Atıp tuttuğunuz bir anda karşınızdaki durumu çakarsa sizi ciddi üzer.

Epey zamandır kod yazıyorum, hemde bilenler bilir epey yazıyorum. Konunun doğası gereği hiç bir zaman istediğin gibi yazamıyorsun yada yapamıyorsun. Belkide işin en güzel kısmı burasıdır. Tam oldum ben diyorsun, tokatı yapıştırıyor birisi oturup sessiz sessiz ilerliyorsun. Biri geliyor bir şey soruyor, doğru ve düzgün cevabı vermek için düşünüp taşınıyorsun. Baktın dilin dönmüyor, falancı daha iyi bilir, açıklar deyip doğru insana yönlendiriyorsun ki bu cevap zincirleme yanlışlıklara yol açmasın. Hâl böyleyken cahilin biri çıkıyor ve ahkam kesmeye, insanlara yol göstermeye başlıyor / çalışıyor kendi çıkarları için. Kimse de sorgulamayınca da at atabildiğin kadar.. Az biraz sorgulayın kardeşim, “dayı bugüne kadar ne yaptın”ı sorun en azından. Şunu yaptım dediği anda derinleştirin sorunuzu ki zaten 2. soruda emin olun konu değişecektir çünkü büyük bir ihtimalle cevabı yoktur.

Neyse ya sıkıldım.. Mesajı verip bitiriyorum.

Adam gibi okulunuzu okuyun, okurken sadece derslerde verilenlerle yetinmeyin, araştırın, modern dünyadaki gelişmeleri takip edin. Zamanınız varsa çalışın, okuduğunuz bölümle ilgili olmasına gerek yok, gerçek hayatı, para kazanmayı anlasanız, öğrenseniz yeter. Hata yapmaktan korkmayın, zaten tecrübe o hatalardan elde ettiklerinizin toplamı olacak, her şey düzgün giderse bir bok öğrenemezsiniz. Sosyal olun, insan tanıyın. Kulüplere ve faaliyetlerine katılın, katkıda bulunun, takımın bir parçası olun. Gerisi gelecektir, gelmiyorsa siktir edin, zorlamanın anlamı yok; çünkü o yaşlarda belli bir bilgi birikimini, tecrübeyi elde edemezseniz sonrasında etmeniz çok zor olacaktır. Bunu bir eksiklik olarak görmeyin, herkes her işi, istediğini yapacak diye bir kural yok. Kpss ye hazırlanın, devlet babanın her zaman elemana ihtiyacı vardır. Ha birde maaşlarına zam geldi, öğretim görevlisi, bu yol da anlamlı olabilir.

cahillik ne güzel lan, herşeyi biliyorsun

Evden çalışmanın ekstrası

Bazen insan bunalıyor yeğen, hemde sıkı bunalıyor. Böyle çıkıp dışarı bir tur atıp kafayı dağıtası geliyor ama gelin görün ki dışarıda o kadar fazla mal var ki onları görünce insan daha da bunalıyor.

Bu duruma şöyle bir çözüm getirdim, giriyorum suyun altına duş alıyorum, duş alıyorum derken gidip Koçtaş’ dan duşu satın almıyorum, bildiğin yıkanıyorum. Ohhh miss, sona doğruda soğuk suya abanıyorum bildiğin yeniden başlamış gibi oluyorum. Ne yalan söyleyeyim iyi geliyor. Kafamı sürekli aşağıya doğru eğme olayını da halledersem tadından yenmeyecek, üzerinde çalışıyorum, gün gelecek kafayı kaldıracağım. Bu hareketi evden çalışmıyorsanız biraz zor yaparsanız. Bu nasıl bir lüks, bu nasıl bir bohemdir Allah’ ım. Hani marjinal olan onlardı?

Kodla etkinliğinin ardından

25 – 26 Nisan tarihlerinde Trabzon Hacker Space olarak düzenlediğimiz Kodla etkinliğinin ardından edindiğim izlenimleri paylaşmak istiyorum. Aslında yazıya başlarken detaylı bir şekilde yazacaktım vazgeçtim, önemli gördüğüm başlıkları yazacağım.

Öncelikle etkinlik fikrini ortaya atan Ümit Dincel, etkinliğin adını koyan Mehmet Bora Ezer‘ e ekstra teşekkürlerimizi sunalım. Fikrin ortaya atılması ve planlanması bir buçuk ay gibi kısa bir sürede oldu ki, organizasyonun tamamı son 2 haftada planlandı, buna sponsor bulmakta dahil.

Elini taşını altına ilk önce Emre Efendioğlu koydu ve başlangıcı katılımcıların uçak biletlerini alarak yaptı. Sonrasında KTÜ Elektrik Elektronik Kulübü etkinliğin yapılacağı salonu ayarladı. Burada ki süreci de Gürkan Yarar ve Erol Balaban yönetti.

Etkinliği Elektrik Elektronik Kulübü düzenledi ve bilgisayar mühendisliği bölümünden katılım çok çok azdı. Bu durum bence ilgililer tarafından kesinlikle araştırılmalı. Yada boş verin, o kadar yoğun işin arasında bir de bunları mı düşüneceksiniz.

Benim etkinlikten önce dile getirdiğim tek korkum konuşmacıların cana yakın olmamaları durumuydu çünkü karşımda ki insanın güzelliğinden beslenen bir yapım var. Allah’ tan tam tersi çıktı, eğer ortada başarılı bir etkinlik varsa bunun en büyük sebebi katılımcıların inanılmaz sıcak ve samimi olmalarıydı. Aralarda katılımcılarla sohbet muhabbet öyle hararetli ve içtendi ki zaman zaman adamları ayıramadık ki sunum başlasın :)

Etkinliğe konuşmacı davet etmek, onların ihtiyaçlarını karşılayacak kaynak bulmak, konaklamaları, yemesi içmesi, gelmelerini gitmelerini organize etmek dışarından bakınca bir etkinliğin en zor kısmı gibi görünüyor fakat biz işin bu kısımlarını çok güzel hallettik. Her ne hikmetse üniversitenin kapısından girmek bizi çok daha fazla zorladı. Detaya girmek istemiyorum, bu paragraf burada dursun istedim.

Katılımcıların ve konuşmacıların büyük keyif aldığı bir etkinlik oldu. (Bunu bire bir yaptığım sohbetlerin sonucu olarak yazıyorum.) Herkesi memnun etmek elbette mümkün değil fakat bunu sağlayabilmek için elimizden geleni yaptığımıza inanıyorum.

Haaaaaa şunu da belirtmem gerekiyor, bilmişlik yapıp yav “kaydetmek için bir kamera bulamadınız mı?” diye soran arkadaş senide unutmadım. O işler oturduğun yerden hayal kurarak, konuşarak olmuyor, mesela pizzalar masaya gökten inmedi. (Bu sözüm normal katılımcılara değil elbette.)

Okulda bizimle ilgilenen tek insan, Sayın Doç. Dr. İsmail Kaya hocamızdı. En kritik teknik problemleri sağ olsun bir çok kez uğraşarak halletti. Kendisine saygılarımızı ve sevgilerimizi sunuyoruz. Yaşasın iyi insanlar.

Ben şahsım adına Bora’ ya özellikle teşekkür ediyorum. Büyük bir sabırla ve istekle kalitesini konuşturup çoğu şeyi halletti ve kesinlikle olayın kahramanı Bora kardeşimdi. Bu devirde sorumluluğunun farkında olan çok fazla insan yok, belkide vardır da bana rastlamamıştır.

Gelen misafirleri yönlendiren, çay – çorba servisi yapan, aslında görünen görünmeyen tüm işleri yapan kardeşlerim sizi seviyorum biliyorsunuz, hepinize çok teşekkürler. Yüzünüz hayat boyunca inşallah hep güler.

Gülmek dedim de, gülmek iyidir.

Bu yaşıma kadar babamdan bile para istememiştim ki sponsorluk ve orgranizasyon için 4 kıymetli abim – kardeşimle görüştüm, sağ olsunlar ikiletmeden maddi – manevi desteklerini verdiler. İsim yazmıyorum kendilerini biliyorlar, hepinizi seviyorum, çok teşekkürler.

Bol teşekkürlü bir yazı oldu :) İnşallah kimseyi unutmamışımdır, ayrıntılar aklıma geldikçe yazıyı güncellerim.

Birde KTÜ’ de yazılım mühendisliği bölümü açılmış, ben yeni duydum ve mutlu oldum. Bölüm Trabzon’ un Of ilçesinde, evet meşhur olan Of :) oradan da etkinliğin 2 gününe de katılan arkadaşlar oldu, ayaklarına sağlık.

Konuyla alakasız gibi ama şu vurguyu yapmakta fayda görüyorum, Trabzon HackerSpace’ in bir sahibi, belirli bir yeri yok. Facebook sayfasından organize oluyoruz. Anlatmak istediğiniz bir konu olabilir, bir etkinlik düzenlemek isteyebilirsiniz, bir fikriniz vardır bla bla her türlü şekilde katkıda bulunabilirsiniz, topluluğa katılabilirsiniz.

Özetle, Trabzon ve KTÜ adına bence son derece faydalı bir etkinlik oldu. Umarım bunu gelenekselleştirmeyi başarıp, uzun yıllar devam ettirebiliriz.

Şimdi sizi cep telefonumla çektiğim fotoğraflarla baş başa bırakıyorum :)

Arkadaşların çektiği fotoğraflar;

ios u sevmemek için bir kaç neden

Çok beylik olmasına rağmen ios un barındırmadığı bazı özellikleri sıralamak istiyorum. Aslında yazacaklarım özellik mi ondan da çok emin değilim.

  1.  Görev yöneticisinden (task manager) belki adı bu değildir ama ben böyle ifade ediyorum. Çalışan tüm uygulamaları bir kerede kaldıramıyorsunuz, illa tek tek yukarı doğru ittirmeniz gerekiyor.2015-03-14 11.40.00
  2. Bildirimlerde de benzer durum var. Bildiğin mesai lazım bildirimleri temizlemeye, helede emin misin? diye sormuyor mu, insan fıtık oluyor. Orada bir düğme olsa bassak hepsini bir kerede silse güzel olmaz mıydı?2015-03-14 11.40.41
  3. Ultra özürlü paylaşım seçenekleri. Örneğin; feedly de okuduğum bir içeriği başka birine mail atmak istiyorum fakat bunun için illa ios un kendi mail uygulamasını kullanmak zorunda bırakılıyorum. İyide kardeşim senin aletini kullanmak zorunda değilim ki? Fotoğraflara bakarken bunu instagram da paylaş bile yok. Yahu bu çok saçma belki vardır da bende yoktur :S Hani devir paylaşım devriydi?2015-03-14 11.41.302015-03-14 11.42.07
  4. Uygulamaların ön belleklerinin (cache) temizlenememesi. Bu aslında tam bir skandal. Uygulama 5mb, kullandığı alan 500mb olmuş. Kardeşim illa uygulamayı kaldırıp kurmamız mı lazım? Koy oraya bir düğme ön belliği boşalt diye olsun bitsin. Özellikle vine ve instagram gibi medya ağırlıklı uygulamarı aktif kullanıyorsanız disk kullanımına bakarak demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.2015-03-14 11.40.28

Yazarken fark ettim de, adamlar kasıtlı olarak bizi sürekli bir yerlere dokunmak zorunda bırakıyor, çok ilginç.. Yukarıdaki aksiyonlar için 3.parti uygulamalar olabilir fakat bunların işletim sisteminin içinde gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Şöyle bir durumda var, belkide yazdıklarımın hepsi vardır ve ben bilmiyorumdur. O zamanda hani kullanıcı deneyimi tasarımı (ux) diye başlarım.. “Yiğidi öldür hakkını ver.” demişler, bir arada güzelliklerini yazarım :)

Yazıyı yazdığımda kullandığım ios versiyonu 8.1.3 cihaz ipad Air

Evet, bir yazının daha sonuna gelirken, sizlere bugünlerde nedenini bilmeyerek çok dinlediğim bir parçayla veda etmek istiyorum :)

 

Bir kaç hikaye

Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe ve Galatasaray arasında bir maç oynandı, tamamını izledim, alışıla gelmişin dışında gayet centilmence bir oyun oldu. Fakat ne hikmetse o maçta kafasına atılan yabancı cisimle yerde kalan hakemin konusu dahi edilmedi. Demin bu yazıya ilgili pozisyonun fotoğrafını koymak için arama yaptım fakat bulamadım. Kendimden şüphe ettim, belkide olay benim hayal dünyamda gerçekleşmiştir diye.. Emre maç sonunda taraftarına, rakip takımı ve seyircilerini kızdıracak bir uslupla 3 lü çektirdi. Bence bunda çok fazla bir anormallik yok, benim anlamadığım nokta Digiturk bunun sesini neden kısmadı? Peki soru şu; “hakem Trabzon’ da yere yığılsa ne olurdu?”

Maç demişken, ne hikmetse digiturk bizim izleyici olarak faul beklediğimiz yada hakemin yanlış karar verdiğini düşündüğümüz pozisyonların tekrarını ya hiç vermiyor, yada saçma bir açıdan 1 kere alelade verip konuyu kendince kapatıyor. Bu durum yıllardır böyle, belki benim panorayamdır, o da ayrı konu.

Gündemin satır başlarını hiç sevmesemde alışkanlık olduğundan dolayı milliyet.com.tr den takip ediyorum. Adamların 2 tık sonra porno siteye bağlayacaklarını sadece ben düşünmüyorumdur herhalde. Tamam insan olarak o konuda zaafımız var ama gündemdeki olayları kaleme alma şekline bak, bir tık sağında ki kadının memelerine bak, yapmayın bunu artık. Birde artık “sex işçileri ilk kez görüntülendi, genel evde yaşam, japon sex köleleri” gibi şeyleri sürekli tekrarlamayın, eğer içerik yoksa benimle iletişime geçin, size çılgın rus sitelerinin linklerini vereyim az da onlardan paylaşın, milletin gözü gönlü açılsın.

4247611_0cde8ab7

İçinde bulunduğumuz dönemde aday adayı adayının adaylığı (durdurun lannnn) break; oh be durdu, konusu çok popüler. Acayip acayip tipler acayip sloganlarla gündeme gelmeyi başarıyorlar. Benim olayım bu değil, benim olayım neden bu yeni yollar sürekli yamanmak durumunda kalıyorlar, dahada önemlisi neden bu yamalar ağırlıklı olarak seçim arifesinde yapılıyor? Ya o değilde geçenlerde kar yağdıya, yollar falan epey bir kapalı kaldı bizim burada. Gelen giden ilgileneni görmedik. Sonra güneş açtı bir şeyler oldu ve kar yerden kalktı, sağda solda belki çok az bir şey kalmıştır. Kar yolları kapatmışken gelmeyen temizleme aleti, temiz yolları temizledi :| ister inanın ister inanmayın, bu gözler gördü bunu, olsun buda bir şeydir, neydir?

Geleyim teknlojiye. Vine’ ı başından beri sevemedim, kullanamadım. Gokko zaman zaman açıyor akışındaki videoları, izliyoruz. Geçenlerde yine izliyoruz ne göreyim, millet vine da resim paylaşmaya başlamış :| (efekt: http://youtu.be/vCATsIrTt1Y?t=30s) Bu tip durumlara wepprazzide zaman zaman gördüğüm şu başlık geliyor aklıma “markalar bilmem neyi nasıl kullanıyor?” aslında cevap çok basit, bilmem neyin reklamını yapacaz diye ilgili sistemin dinamiklerinin altına dinamit koyuyorlar. Resmen treni rayınan çıkartıyorlar. Bunlar tabi benim görüşüm, ha unutmadan beğeneni beğenir, takip edeni takip ederim.

Twitter ile ilgilide şunu paylaşmak istiyorum ve yorum yapmıyorum :D Bu arada mesajlarda gördüğünüz 1 yeni ifadesi bir bug, uzun zamandır öyle duruyor. Yakındır bir eklenti yazıp onu oradan kaldırmam :D

2015-03-10 11_23_38-(2) Twitter'da #döndümvededimki etiketiyle ilgili Tweetler

 

FriendFeed sonunda kapanıyor, sonunda diyorum çünkü bir çok kez kapandı kapanacak denildi fakat bu kez resmi olarak kapanma onaylandı. FF benim hayatımda bir çok açıdan önemli bir yere sahip ve bu sanırım hep böyle kalacak, teşekkürler friendfeed :Snano-logo

Serdar Kuzuloğlu‘ nu da friendfeed de keşfetmiştim ve uzun bir süre hiç sevmemiştim hatta nefret ediyordum. Neden böyleydi onuda bilmiyorum, belki konuşma şeklinden dolayı, belki popüler olmasından dolayı, bilemiyorum. Kimden nefret etsem günün sonunda onu çok seviyorum, bu abide bunlardan biri. Lafı uzatmayacağım, adam çok iyi kardeşim. Şu videoda ettiği küfürle de ayrıca beni benden almıştır. Yarın teknoloji yada internet ile ilgili bir bakanlık kurulursa başında olması gereken tek insan olduğunu düşünüyorum. Haftanın özeti ise “dev hizmet” ifadesinin tam karşılığıdır.

Konu futboldan nerelere geldi arkadaş, neyse ya birde şu var. Angularjs de ilk bileşenimizi yazdık. Yazdık ifadesi garip oldu, çünkü çok fazla kod yazdığımız söylenemez :) Angular ile tanışmam aslında epey eskiye gidiyor fakat nedense bir türlü nasip olmamıştı kullanmak, göz ucuylada olsa gelişmeleri takip ediyordum, kullanmadığım için birazda pişmanlık var tabi ama olsun bundan sonra bolca kullanırız. Ha birde AngularJs 2 için Microsoft ile bir ortaklık söz konusuymuş, buda gayet güzel bir gelişme bizim için :P

Hikayenin sonunda sizlerle sevdiğim bir parçayı – video yu paylaşayım. Seviyorum bu adamları..

Ben iyi bir çalışanım.

Bunu buraya yazmak istedim, belki bir gün bakıp gülerim diye.

Çok açık ve net bir şekilde söylemeliyim ki; gözlemlediğim dünyada iyi bir çalışanım ben. Mallıklarım, saçmalıklarım yok mu? dolu var, artılarımdan çok eksilerim var, bir sürü temel eksiğimde var fakat kardeşim en azından stabil bir çizgimde var. Enerjimin %90 nını yaptığım işe harcıyorum, her gün kaynaklarımı redline seviyesinde kullanıyorum. Saygı duyuyorum işime, patronuma, aileme, hayatıma..

Yanlış anlaşılmakta istemiyorum ama insanlar bu kadar acayip nasıl olabiliyor? Gamsız, enerjisiz, iletişim özürlü..

İçimden geldi yazdım, belkide anormallik bendedir.

Güzel insanlar

Bugün cuma namazının çıkışında yıllardır görmediğim genç bir kardeşimi gördüm. Muhtemelen benim tanıdığım yıllarda 15 li yaşlardaydı, aradan o kadar zaman geçmişki çocuk insan olmuş, hemde çok güzel insan. Fiziksel olarak çok değişmişti, gözlerinden tanıdım, işin garibi o da beni tanıdı. Ben onun, muhtemelen o da benim adımı unutmuştu, çok da önemli bir ayrıntı değildi.. Tokalaştık, sarıştık. Ayak üstü konuştuk, tekrar sarılıp ayrıldık, çok duygulandım.

Zaman zaman hiç bir şeyi başaramadığımı, beceremediğimi düşünürken bu olay bana iyi bir insan olmanın aslında her şeyden daha kıymetli olduğunu tekrar hatırlattı. Tamda yazamadım ama anlayan anlamıştır.

Paylaşmak istedim.

Bonus;

Deveye bir şey sormuşlardı?

Geçtiğimiz günlerde ülke genelinde yoğun bir kar yağışı vardı, Trabzon’ da bu yağıştan nasibini aldı. Yağışı günler öncesinden yetkililerin duyurmasına rağmen her zamanki gibi önlemler yetersiz kaldı, kim bilir belkide ekstra bir önlem alınmadı bile..

Bu yazıyı yazmamdaki amaç sosyal ağlar üzerinden insanların “belediye çalışmıyor, yollarımızı açmıyor, bla bla bla” şeklindeki sitemleri aslında.. Okumaya devam et Deveye bir şey sormuşlardı?