Yemekteyiz

Son günlerin en bol reytingli programı şüphesiz Yemekteyiz adındaki yarışma programı. Dikkat ettiyseniz reyting canavarı Acun abi bile neredeyse bu programın gölgesinde kaldı. Kabul ediyorumki orjinal bir fikir, ama eksikleri var daha doğrusu bizim sosyo piskolojik durumumuzdan dolayı eksikleri var. Nihayet insanlara dizilerden bıkkınlık gelmişti, herkes farklı şeyler istiyordu ki bu program imdata yetişti. İlk önceleri İstanbul’ da ki insanlarla yapılan program, aldığı reytingden dolayı tüm ülkeye yayılmaya başladı ve ilk durak Adana oldu. Bana göre programdaki en büyük eksiklik birinciyi direk yarışmacıların seçmesi. Kimse yemek yemiyor kıl, tüy ve benzeri materyalleri yemeklerin içinde arıyor ki puan kırayım ortamı gereyim, bir kısımda şöyle bir yol izliyorki gülmekten yarılıyorum. Ben et yemem, tavuk yemem, tuzu fazla, tuzu az, pişmemiş, çok pişmiş, ben marul sevmem, ben soğan yemem vb.. Ulan açmı geziyorsun sen ! Madem rakibine puan vermeyeceksin verme, niye kendini yanlış yollara itiyorsun. Daha sonra izleyip demiyormusun ya ne abartmışım. Neyse uzatırda uzatırım, geleyim benim konuma.

Şuanda yayınlanan Adana bölümündeki küçük kız resmen ortalığı kırıp geçiriyor. Bu kadar ukâla bukadar terbiyesiz, saygısız, düzeysiz, otistik, boş, kendini birşey sanan insan evladını ömrüm hayatım boyunca görmemiştim, sayesinde görmüş oldum. Hiç bir şey yemediğini söyleyen yukarıda bahsettiğim insanlardan biri. Kendini beğenmemek üzerine şartlamış bir vatandaş, bunun yanı sıra ciddi anlamda da saygısızlık makinası. Diğer yarışmacılarda nasıl bir sabır şok oluyorum. Gerçi bu noktada programın formatının gittiği yeride görebiliyoruz, bu tarz insanları seçip ortamı gerip reytingi yükseltmek üzerine kurulmuş bir yapı söz konusu, yoksa bu kızın elemeleri geçmesi söz konusu bile olamazdı. İlerleyen günlerde muhtemelen daha beterlerini göreceğiz. İnşallah Trabzon ayağında bu tarz bir insan çıkıp, bizi rezil etmez.

Birde beğenilmeyen onca yemeğin çöpe gitmesi insanın canını sıkıyor. Yemekler yapılıyor ediliyor okadar uğraşılıyor ama rekabetden dolayı yemek sevilsede yenmiyor. Dünyanın ve ülkemizin durumu ortada, bence bu noktada biraz daha ayar verilmesi gerekiyor. Kötü yemek olmaz ! Sanki gerçek hayatta bir lokantaya gittiğimizde hoşumuza gitmeyen yemeği yemiyoruz, öylede bir yiyoruzki hımmm hımm afiyetle. Sonunda buraya bir daha gelmem yemeklerin tadı hiç güzel değildi diyoruz, ama yiyoruz. Aynı şey misafirliğe gittiğimizde de geçerli.

Az iki dakka durun ya

Belki bende bir anormallik var ama bunları yazmam gerekiyor. Ülkemizdeki görsel ve yazılı basını anlamıyorum yada anlayamıyorum. 7 genç arkadaşımız öldü, Allah rahmet eğlesin geride kalanlarına sabırlar ihsan eylesin. Arkadaş sabah akşam televizyonda, aynı şekilde gazetelerde de bu olaylar anlatılıyor tartışılıyor. Onun ihmali bunun ihmalimi gibisinden. Acıyorum geride kalanlarına, onlarıda tv lere çıkarıp reyting uğruna katlediyorlar. Eğer bir ihmal veya benzeri bir durum varsa devletin ilgili kurum kuruluşları gereğini zaten yerine getirecektir. Haa burası Türkiye burda devletin umrunda olmaz diyorsanız, basının kendisine söylüyorum açıpda kendi götünüze bakınız ! İnsanların acizliklerinden faydalanıp reyting için devletimizi, dinimizi, milletimizi alet edip insanların duygusallığını kullanarak bu işler olmaz. Bir sürü Mehmetçik şehit oldu neden bukadar üzerinde durulmadı ? Eminim reytingi az gelmiştir. Sizede yazıklar olsun, size yayın yaptıranlarada, sizi izleyenlerede. Şu basın yüzünden hiç birşeye hiç bir olaya güvenim kalmadı. Basın özgürdür diye kendi kendinize bi hikaye uydurdunuz ve bunu kullanarak herşeyi bulandırdınız, ülkemiz şuanda sayenizde kalkınamıyor bir adım ileri atacağı yerde bir adım geriye atıyor. Yarın savaş çıkarsa eminimki ülkemizi ilk siz terkedip yurt dışındaki evlerinize sığınıp oradan izleyeceksiniz herşeyi, nede olsa özgürsünüz. Ama yukarda Allah var, devran elbet bir gün dönecektir.

Birde aklımdayken Samanyolu TV sürekli acayip acayip programlar veriyor belkide bana rastlıyordur. İnsanın ruh sağlığını bozacak türlü türlü şeyler, belki izleyen sevenler var onlara saygı duyuyorum fakat süreklide böyle şeyler verilmezki, bu nasıl bir yayın anlayışıdır anlamadım.

Dizi ailesine hiç girmeyeceğim. Bu kadar iğrençlikten sonra orda olay burda olay, babası kızını kesti, 5 yaşındaki kıza bilmem ne oldu gibi örnekleri gerçek hayatta görmeye başladık, öyle bir başladıkki hemde ilk başlarda kanımız donuyordu şuanda bakıp geçiyoruz. Yozlaştık iyice ne olacak bilmiyorum. İnşallah bende bir anormallik vardırda yanlış düşünüyorumdur. Bu şekilde giderse 10 seneye kalmaz perperişan oluruz.

Yahu tam kapatıyordum aklıma bişiy daha geldi. Belki yine bana rastlamamıştır. Hiç haberlerde felan teknolojideki gelişmelere ait bir haber gördünüzmü ? Ben hiç göremedimde ! Acaba haberlerin sonundaki hangi ünlü hangi ünlüye ne yapmış, kim neresini gerdirmiş gibi fûzuli ötesi şeyleri vermektense bunlar verilerse reytingleri yine yerle birmi olur ? Ama doğru önemli olan bilgi değil reytingdir. Şuda var bir okulda 1 tane bilgisayar olursa bundan iyi malzeme çıkarırlar. Size gülüyorum, acıyorum, tiksiniyorum yazıklar olsun size ya..

Yeni yıla yeni tasarım.

Epey zamandır sitemin tasarımını değiştirmek için bahane arıyor, inceden hazır şablonları (template) geziyordum. Bir önceki şablonu hazırlayan arkadaşın sitesinde dolaşırken şuanki yeni tasarımı gördüm ve tam benlik dedim. İnceden bir kaç yerini elleyip istediğim hale getirdim. Bu arada merak edenler olabilir bu site WordPress veya benzeri hazır bir script değildir. Tasarım şablonu hariç geri kalan kısım (programlama) kendime aittir. Evde Photoshop ta yapmaya başladığım fakat bir türlü sonlandıramadığım tasarımdan sonra daha tasarımın t sine el değmiyeceğim konusunda kendime söz verdim. Benim işim tasarım değil arkadaş :) Yeni tasarım ve yerleşim sanırım diğerki halinden çok daha güzel ve tertipli oldu. Hadi bakalım hayırlısı olsun :)

Yazmak hiçbirşeydir ! Tasarlamak, Eriştirebilmek Herşey !

Esasında yazacağım çok şey var fakat nerden başlayacağımı bilmiyorum. En iyisi şöyle bir giriş yapalım; bazı şeyler vardır, sonradan kazanılamaz. Allah doğuştan bazı yetenekleri bizlere bahşetmiştir. Kiminin sesi, kiminin güzelliği, kimininde TASARIMı. Bu konuda yanlız olmadığımı adım gibi biliyorum. İleri seviyede Photoshop ve CSS bilmeme rağmen en ufak bir siteyi bile tasarlıyamıyorum. Ne renkler nede farklı bişiyler uyduramıyor, yaratamıyorum. Öylede tanıdığım insanlar varki bildiği sıradan 2-3 şeyle tasarımı ağlatabiliyor. Ben bu insanlara doğuştan yetenekli diyorum. Eminimki aradan yüzyıl geçse ben yine tasarım yapamıyacağım. Bunun yanında programlama kısmını ise hevesli olan herkes kendini biraz kasarak öğrenebilir. Eninde sonunda istediğini yapabilir. Tasarım yapabilen insanları feci halde kıskanmaktayım, evet evet kıskanmaktayım :) Yazının geri kalanıyla alakasız bir giriş olmuş olabilir ama içimde kalmıştı yazayım dedim ;)

Evet yeni bir yıla gireceğiz, bu herkese ufak tefek bişiyler anımsatıyor bana sadece ticari yazılımın devrini ve TL parabirimine geçişi hatırlatıyor. Bazı raporlamalar ve işleyiş açısından şuanda kullandığımız Vegawin bizi tam manasıyla tatmin etmiyor. Bizde yeni yıla yeni program dedik ve araştırmaya koyulduk. Sonuçta ülkemizde bu tarz epeyce program bulunuyor. Araştırmalarımız sonucunda, Logo Tiger2, Micro ve Uyum programlarını incelemeye karar verdik. Sektörümüz Toptan Bilgisayar ve Donanımı Satışı. Şunu kabul ediyoruz, sektörümüze özel bir yazılım bulunmuyor, biz işimize uyan en iyisini arıyoruz. Öncelikle bariz şekilde programların hepsi ana hatlarıyla aynı gibi.. Özellikten geçilmiyorlar fakat ben programların arayüzlerine ciddi şekilde kafayı taktım. Haaa bilmiyenler için bu yazılımlar öyle işletim sistemi gibi 100 dolarlı fiyatlarda değiller. Tek kullanıcılı bize hitap ettiği varsayılan yazılım 5.000YTL civarından başlıyor. Yazılımı 1 kişi kullanmayacağına göre maliyeti düşünün. Gelelim arayüzlere, programa tıklayıp açılan ilk ekranı gördüğünüzde kafadan bir şok yaşıyorsunuz. Karman çorman bir dizilim ve kargacık kurgacık bir yerleşim söz konusu. Eğer oturup ben keşfederim havasıyla başınaoturduğunuz programda hiç bir şeyi becerip yapamıyorsunuz. Hemde bu programlar Türkçe ! İnanmayacaksınız fakat bu yazılımları ne satan biliyor nede yıllarca kullanan, kısacası labirentten farksız bir yapıları var. Öte yandan düşünüyorum Microsoft ürünleri bilmediğimiz bir dilde dahi olsa anında adapte olup işimizi rahatlıkla görebiliyoruz. Diyeceksinizki adamlar dünyanın en büyük yazılım şirketi bu kadar olsun. Arkadaşlar kimse kendini oyana buyana atmasın Bill Gates denen amcamız nerdeyse tüm yazılımlarında olayın işlevsellik ve diğerkısımlarını süper bir şekilde uydurmuş. Microsoft’ u savunmuyorum yanlış anlaşılmasın ama yiğidi öldürüp hakkınıda vermek lazım. Ülkemizin ekonomik durumundan dolayı hernekadar insanlar lisanssız ürünleri kullansalarda eminimki 40- 50$ olan bir işletim sistemini herkes alır. Nacizane görüşüm programların arayüzlerinin tasarımı çoğu şeyin önünde geliyor. Sebebide bu yazılımları kullanacak insanlar bilgisayar mühendisi veya bilgisayar uzmanı insanlar değil. Adım gibi biliyorumki Microsoft oturup ticari bir yazılım yazsa, hem tüm sektöre hitap eder hemde herkes kolaylıkla kullanabilir.

Olayı toparlayacak olursak, bir DataGrid içinde kayıtları listeletip gruplandırmakla program olmaz, ticari yazılım hiç olmaz ! Gerçi alan razı satan razıki bu yönde en ufak bir değişiklik yapılmıyor. Neyse ben içimde kalanları söyledim.

Dönüşüm Muhteşem Olabilir..

Ciddi anlamda yoğun bir dönemi atlatmak üzeriyim. Normalde bayram tatili dönüşü insanlar dinlek olur ama ben pek öyle olamayacağım aksiye çokdaha yorgun olacağım. Ama Allah’ ıma şükür ediyorum yeterki sağlığımız sihatimiz olsunda çalışalım diye. Şirketteki ağ yapımızda büyük bir değişikliğe gidip, sanallaştırma teknolojisini kullanmaya karar verip uygulamasına geçtik. Şuan itibariyle %80 lik kısım bitti gibi, yarın tüm kullanıcılar sanal makinalarıyla çalışmalarına başlayacak. Bu süreç içerisinde epeyce bir tecrübe edindim ve bu tecrübeleri rahat bir zamanda sizlerle paylaşacağım. Ahmet Akbulut kardeşim sağolsun sonuna kadar desteklerini esirgemedi, kendi işiymişcesine ilgilendi ona burdan şükranlarımı sunuyorum.

Yine Bir Teknik Aksaklık..

Yine yine yine yine yine teknik bir aksaklıktan dolayı 2-3 gün siteme erişim sağlanamadı. Veritabanını geri yüklemek zorunda kaldığım için en son eklediğim içerikler maselef silindi. Google dan bu içeriklerin linklerine tıklayıpta bulamayan arkadaşlardan özür diliyorum. Eğer ilgi konu önemli bir konu ise lütfen iletişime geçsinler, elimden gelen yardımı yapmaya çalışırım. Şirketteki network yapısını değiştirme sürecinde olduğumuz için bir süre burayla ilgilenemeyebilirim. Herkesin geçmiş bayramını tekrardan kutluyorum..

Google Bir Türk’ ün olsaydı ?

Dün şirkette hummalı bir çalışma yaparken arkadaşlarımızdan biri Google ya yeniden aşık olup, ” Ula bu Google kaçliradır diye söze başlayıp, Google ne güzel birşey, acaba kimindir ? Türkmü bunun sahibi ” deyince kahkaha tufanı koptu ve bizim de aklımıza böyle bir mim konusu geldi. Emrah benden evvel davranıp konuyu sitesinde açıp beni mimlemiş :) Beni yakından tanıyanlar bilir, bir konuya geyiksel açıdan yaklaşırsam sınırları zorlarım :D Gelelim Google bir Türk’ ün olsaydı işine;

  1. Arama sonuçları üye olmadan kesinlikle görüntülenemezdi.
  2. Arama sonucu 1000 in üzerinde olduğunda bir hata sayfasına yönlendirilip yük azaltılırdı.
  3. Arama kucutuğuna en az 3 karakter girme zorunluluğu olurdu.
  4. Heryeri reklam dolu olurdu herhalde, birde en güncel haberler :D (iframeiçinde)
  5. Analytics, Gmail ve Reader gibi hizmetler astronomik fiyatlarla hizmet verirdi.
  6. Sayfanın bir köşesinde site sahibinin resmi olurdu :D
  7. Mesaj panosu muhakkak olurdu.
  8. AdSense den para almakmı :| Google para alır, para vermez :D
  9. İndekslediği sitelerden site başına 1 dolar alıp, sürümden kazanırdı.
  10. AdWords mu :| Google sadece anasayfasında reklam yayınlar kimsenin reklamını kimseye kakalamaz :D
  11. PageRank mı :| en çok para veren en çok pagerank değerine sahiptir. Sürekli bir açık artırma pozisyonunda olduğu için pagerank anlık değişkendir :D

Şimdilik aklıma bukadar geldi, geldikçe yazarım :)

Kullandığım Web Tasarım Programları

Emrah tasarım yaparken kullandığım alet edevatı sormuş ve beni mimlemiş bende üzerime düşeni yapıp cevap vereceğim.

Microsoft Front Page: Beni bu işlere ilk başladığımdan veri yalnız bırakmayan yegane programımdır. Her ne kadar son projemde beni üzsede yinede favorimdir.

Yeni Metin Belgesi: Tek kelimeyle dertlerimin dermanıdır, her zaman heryerdedir. Bazen olmasaydı ne yapardım diye düşünüyorum.

Adobe PhotoShop: Resim ve/veya tasarım deyince favorim photoshoptur. Adobe firmasını Macromedia yı aldıktan sonra daha da çok seviyorum.

Adobe Fireworks: Sadece birden fazla resmi aynı anda boyutlandırmak için kullanıyorum. Zamanında deli kasardım artık diğer özelliklerine ilgisizim.

Microsoft SQL Server Management Studio: Mssql 2005 ile birlikte gelen bu araç bolca uğraştığım veritabanları konusunda vazgeçilmezim.

CuteFTP: Adı üstünde FTP esasında FTP ile işim olmaz ama son zamanlarda fazlasıyla bulaşıyorum.

Google Chrome: Kendimi bileli IE kullanırdım taki Chrome çıkana kadar, artık varsayılan tarayıcım Chrome. Saygı duyuyorum, yalnız bir iki ekleme yapılması lazım :)

Microsoft Visual Studio 2008: .Net deyince akla ilk gelen editörümüz, esasında bu bir editör değil bir geliştirme ormanıdır. Son zamanlarda vaktimin tamamını burada geçiriyorum.

Kullandıklarımı yazarken hayatıma girme sıralarını göz önüne alarak yazmaya çalıştım. Bu alemde çok fazla isnan tanımadığım için bu mim i atacak kimsem yok :(  isteyen olursa ona paslarım ;)

Ayıptır, yazıktır, günahtır Milliyet.com.tr !!!

Yaklaşık 6-7 aydır Milliyet.com.tr adresinden tüm gündemi takip ediyorum.
Basında Güven sloganıyla ülkenin en büyük gazetlerinden biri, eyvallah diyoruz.
Fakat Ligin başından beri bir şey dikkatimi çekti 12. Hafta yada lider giren
takımımız hakkında en ufak bir şeyin bulunmaması! Bir çok arkadaşımla bu konuyu
tartıştım en sonunda, bu işin okunma işi olduğu ve diğer 3 kulübün haberlerinin
daha fazla dikkate alındığı için böyle olduğu kanısına vardık. Buraya kadar en
ufak bir problemimiz yok fakat

bu adresteki
haber beni çıldırttı. Nedenide bu tarz olayların hatta daha
büyüklerinin İstabul’ da ve/veya diğer yerlerde sürekli yaşanması fakat hiç
birinin haber dahi yapılmaması. Madem Lider Trabzonspor’ umuzun başarısını
kıskanıp haberini yapmıyorsunuz, bu tarz karalamalardan da uzak durun ! Yağmurun
altındaki coşkulu seyirciyi sakın yazmayın, sakın futbolcularımızın saha
içerisindeki centilmenliklerini yazmayın, sakın maç sonlarında rakipleri
alkışladığımızı yazmayın. Bu kadar karaktersiz bir yaklaşımın olması beni
gerçekten üzüyor. Diğer takımların futbolcuları ishal olsa, tırnaklarını
kesseler onları haber yapıp manşetlere taşırsınız. Bizi taşıyın demiyorum, bize
bulaşmayın diyorum.

apoStyLEE.com .NET

Çok geniş bir derya olan .net platformunda ilk sitemi yapmayı başardım. Tasarımda tarayıcılar arasında uyumsuzluk olabilir ama çok önemli bir ayrıntı değil, çünki amacım asp.net ile neler yapabiliyorumu görmekti amacım. Yaptığım sayfamda kullandığım metodları ve öğrendiklerimi sıralayayım. Haa unutmadan dil olarak C# kullanıyorum.

  1. MasterPage: MasterPage alışık olduğum birşey değildi fakat epeyce alıştım diyebilirim. MasterPage den diğer sayfalardaki nesnelere erişip istediğim gibi düzenledim. Bakınız arama kısmı.
  2. DataList: DataList, GridView e göre çok daha özelliksiz olan nesnemizin adı. Veriler bu nesne içerisinde listeleniyor. Azcık CSS bilgisiyle istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz. Ben şahsen çok sevdim bunu delikanlı bir arkadaş :)
  3. Sayfalama: GridView de yok yok gerçekten sırf özellik olan bir nesne fakat DataList te sayfalama yapmak için birazcık kod yazmanız gerekiyor. ASP.NET e başlamak için gerçekten çok iyi bir idman oluyor. Bu adresten http://www.kariyervideo.com/VideoAciklama.asp?id=414 sayfalama işleminin videosunu izleyebilirsiniz. Yeri gelmişken http://www.kariyervideo.com/ adresindeki asp.net ile ilgili tüm videoları izlemenizi şiddetle tavsiye ederim, gerçekten mükemmel anlatımlar var. Emeği geçen ağabeylerime sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
  4. ASP.NET Ajax: Kendimi bu konuya sokmamak için epeyce direndim fakat en sonunda bu nimetede göz atmaktan kendimi alı koyamadım. Sayfadaki Tab menüyü bu şekilde yaptım. Ciddi anlamda Asp.Net süper bir niğmet, tü tü tü Maşallah nazar değmez inşallah..
  5. Yazıları kategorilendirme arama gibi direk Sql bilgisiyle yapılan işlemleri saymıyorum. Olayın mantığını azcık kapıp ve az da sql bilgisine sahipseniz rahatlıkça yapabileceğiniz işlemler.

Benim gibi yeni başlayan arkadaşlar için bir kaç eklemeden sonra bu scripti yayınlayacağım. Sırada yönetici paneli var, tabi bunları ne zaman yapacaz, boş zamanlarımızda ;)