Evden çalışmak (home office)

8 aydır Siber Uzay Teknolojileri bünyesinde uzaktan çalışıyorum. Zamanımın tamamını quup projesini geliştirmek ile geçiriyorum. Bu, benim hem işim, hem hobim, hemde en büyük hayalim. Çalışırken yaptığım işten zevk almamak için en ufak bir bahanem yok. Evimin bir odasını kendime çalışma odası yaptım. Sabah 9 da bilgisayarın başına geçip, toplantımızı yapıp işimize koyuluyoruz.

İlk başlarda evden çalışmanın zorluklarını sağdan soldan duysam da çok fazla dikkate almadığımı söylemek isterim :) Arkadaş ne kadar zor olabilir ki ? Konuyla alakalı olmayan insanlar ise “Karışan yok eden yok, istediğin saatte yat istediğin saatte kalk, canın istemiyorsa çalışma, git dolaş vb..” kebap iş deyip size kendilerince destekte bulunuyorlar.

İşe ilk başladığımda kendime ait bir odam yoktu, tabiri caizse koltukların üzerinde çalışıyordum, oram buram her yerim ağrıyordu :D Baktık ki bu iş böyle olmayacak gidip bir tane çalışma masası ve koltuğu aldık. Özellikle çalışma koltuğu çok önemli, sabahtan akşama kadar o koltuk sizin her şeyiniz oluyor. Eğer çalışma saatlerinizin işgenceye dönüşmesini istemiyorsanız kendinize güzel bir koltuk alın ;) Bu arada sizle  konuyla ilgili Ferruh Mavituna’ nın şu yazısını paylaşayım.

Kendinize çalışma koşullarını sağladıktan sonra geriye sadece çalışmak kalıyor ki benim evden çalışmak konusunda bilimsel bir gerçekliği olduğuna inandığım tespitim var. Evden çalışmanın en zor alışılan kısmı ayakkabısız çalışmak oluyor. İlk duyduğunuzda ne alaka diyebilirsiniz fakat çalışırken ayaklarınızı koyacak yer bulamıyorsunuz. Masanın üstüne koy olmadı, ayağın üstüne otur olmadı, git başka bir sandalye al ona uzat olmadı vs.. Bu çalışırken sürekli dikkatinizin dağılmasına sebep oluyor.

Türk aile yapısı ve sosyal çevremiz henüz evden çalışma kavramına çok alışık değil. Bir ortamda evden çalışıyorum dediğinizde size yöneltilen ilk soru şu oluyor; “Saat kaçta kalkıyorsun?” Bende hiç kalkmıyorum diyerek gülüyorum :) Anne babanızın sizin gerçekten bir iş icra ettiğinizi kavraması ise çok uzun zaman alıyor. Çünkü kafalarında ki işin tanımında fiziksel aktivite ve evden çıkıp eve gelmenin bir saate bağlanmış olması gerekiyor. Babam halen daha “az sessiz olun oğlan içeride ders çalışıyor” diye milleti uyarıyor. Açıkçası 1950 kuşağının bu durumu kolay kolay anlamalarınıda beklemiyorum.

Evden çalışmanın en en en en büyük zorluğu yalnızlık. Ofis ortamında ki gibi fiziksel olarak konuşabileceğiniz, şakalaşaca bileceğiniz yada takılacağınız kimse yoktur. Diğer her şeyi çeşitli teknolojiler sayesinde aşıyorsunuz. İlker abinin dediği gibi “biz sadece fiziksel olarak yan yana değiliz, geri kalan tüm her şey ofis ortamıyla bire bir aynı.”

Bu arada aklıma gelmişken evden çalışmayla, serbest çalışmayı (freelance) karıştıran insanlar var. Bu ikisi arasında ki en büyük fark, serbest çalışırsanız patron sizsinizdir, evden çalışmada ise bir patronunuz vardır.

Uzaktan çalışma çok kolay suistimal edilebilecek bir sistem gibi görünsede, çekirge en fazla 3 kere zıplayabiliyor. Eğer iş ahlakına sahip değilseniz, uzaktan yakından fark etmez başarılı olmanız çokta mümkün değil zaten..

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve beraberinde ki heyet San Fransisco’ da ki Google, Twitter, Facebook, Microsoft gibi.. teknoloji devlerini ziyaret etmişti. Heyette internet kullanıcılarının yakından tanıdığı Serdar Kuzuluoğlu‘ da vardı. (Konuyla çok alakası yok ama şu 3 notu kesinlikle okuyun.) Sosyal Medya Tv programının o haftaki bölümünün konuğu da  Abdullah Gül’ dü. Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasının bir kısmında şöyle diyordu; “Burada insanlar kılık kıyafete, işe gelip gitmeye bakmıyor, günün sonunda yapılan işe bakıyor.” Bu söylem aslında her şeyi fazlasıyla özetliyor. Sizin nereden, nasıl ve ne şekilde çalıştığınız değil, günün sonunda ortaya neler çıkarttığınız önemli.

quup, Türkiye’ nin Sosyal Ağı

Quup %100 Türk malı bir sosyal ağ, kurucusu ve sistemin mimarı İlker Aksu. Bende quup’ da yaklaşık 8 aydır geliştirici olarak çalışmaktayım. Bu yazıda içinde olan biri olarak size quup’ u anlatmaya çalışacağım. İnsanlar quup’ u her ne kadar facebook ile kıyaslasa da benzerliği geliştirilmesi durdurulmuş olan friendfeed’ den geliyor, kökleri ise basla.com dan. İlker abinin dediği gibi “Saf fikir, saf yenilik, bekleyemiyeceğimiz kadar uzakta olabilir, onun yerine var olanı iyileştirmeyi seçtik.”facebook’ da ki tüm ilişkiler gerçek hayatın sanallaştırılmış hali gibiyken, quup’ da gerçek kafa denginiz insanlarla ilişki kurabilirsiniz. Yani hiç tanımadığınız bir kişiyle ortak ilgi alanınız sayesinde tanışma olasılığınız çok yüksektir. Öte yandan facebook’ ta arkadaşınızın yeni doğmuş çocuğunun fotoğraflarını görüp beğenmekten yada aynı videoyu defalarca izlemekten farklı bir şey yapmanız çok olası değildir. Arama kısmında sadece kişi arıyor olmanız ise facebook içeriğini bize özetliyor. Yanlış anlaşılmasın facebook’ u kötülemiyorum, bu ağın doğası bu. Yani sanal nüfus müdürlüğü gibi çalışıyor. Bu sebepten dolayı quup ile facebook’ u kıyaslamak doğru değil. Karşılaştığı problemi facebook sayesinde çözen kaç kişi vardır bilmiyorum ama friendfeed üzerinden sayısız soru cevabını bulmuş, sayısız insan yeni iş olanaklarına kavuşmuş, sayısız insan ise yeni şeyler keşfetmiştir. Şimdi bir kaç soruyla quup’ un ne olduğunu kavramaya çalışalım.

quup ne demek, nasıl telaffuz edilir ?

quup; Quick Update den geliyor, bu yüzden quup ile paylaşım yapmak yada bir paylaşımla etkileşimde bulunmak çok kolay ve hızlıdır! Biz quup’ u kupdiye telaffuz ediyoruz.

quup nasıl çalışıyor, neler yapabiliyor ?

quup kişileri takip edebildiğiniz bir platform, yani arkadaşlık diye bir kavram bulunmuyor. Gönderdiğiniz her ileti (biz buna quup diyoruz) sizi takip eden kişilerin akışlarına dinamik olarak düşüyor, (sayfayı hiç yenilemeden akışınız otomatik olarak güncellenir) eğer gönderinize beğeni yada yorum yapılırsa, iletiniz o kullanıcıların takipçileri tarafından da görünür ve bu şekilde çok hızlı bir şekilde yayılır. Gönderdiğiniz quup güncel olduğu müddetçe akışta hep en üstlerde görünür, haliyle aktif konular akıştan kaybolmaz. Eğer akışınız da ilginizi çeken bir quup olursa, paylaş seçeneği ile ister quup içinde (requup) ister diğer sosyal ağlarda bu içeriği payalaşa biliyorsunuz. Yeni bir quup gönderirken içine, fotoğraf, farklı bir adresteki içerik veya gömülü şekilde video ekleyebilirsiniz. quup Markdown ile kalın, italik ve altı çizgili gibi temel metin şekillendirmenize de olanak sağlıyor. Bu özellikleri yorumlarınızda da kullanabiliyorsunuz.

Youtube, Vimeo, Soundcloud, İzlesene, Alkışlarla Yaşıyorum gibi popüler servislerin içeriklerini gömülü olarak paylaşmanızda mümkün. Yapmanız gereken tek şey içeriğin adresini girmek, gerisini quup hallediyor ;) quup’ a gönderdiğiniz içerikleri dilerseniz facebook veya twitter hesabınızda da paylaşabilirsiniz. Böylelikle hem quup, hem twitter hemde facebook’ daki arkadaşlarınıza aynı içeriği iletebilirsiniz.
quup hesabınızı kişiselleştirmekte çok kolay. Arka plan resmini, avatarınızı ve profilinizin kapak fotoğrafını değiştirerek kendi tarzınızı quup’ a çabucak uygulaya bilirsiniz.
Atacağınız bir quup’ un altına yapılacak olan yorumların izinlerini değiştirmeniz de mümkün. İster tamamen yoruma kapayın, ister trolllerden korumak için; onaylandıktan sonra yorumlar yayınlansın, sadece sizi takip edenler yorum yapabilsin yada karşılıklı takipte olduğunuz kişiler yorum yapabilsin diye düzenleyebilirsiniz.

Az daha unutuyordum, quup bookmarklet ile internette gezinirken gördüğünüz bir içeriği bir kaç tıkta quup’ da paylaşabilirsiniz.

quup’ un neler yapabildiğini yazmakla bitiremeyeceğim gibi, en iyisi girip kendiniz keşfedin;)

quup hangi derde deva oluyor ?

Aslında quup klasik forumların daha sosyalleşmiş hali gibi çalışıyor. quup size yeni şeyler keşfettirebilir veya kafa denginiz olan insanlarla bir arada olmanızı sağlar. Ayrıca sizde paylaşımlarda bulunarak etkileşiminizi arttırabilirsiniz. İlgi duyduğunuz grupları takip ederek o konuyla ilgili quup’ ları takip edebilir veya o gruba soru sorarak hızlı bir şekilde aradığınız cevaba ulaşabilirsiniz. quup’ un kullanımı arttıkça İlker abinin deyimiyle “ilgi alanlarına göre küçük küçük adacıklara ayrılacak” ve hangi adacık yada adacıklarda yer alacağınız ise tamamen size kalmış.

İlker abinin Karadeniz Teknik Üniversitesi sunumundan bir alıntı: “Esasında internet ile telefonlar birbirlerine çok benziyor, teorik olarak eğer ben dünyanın x bir yerinde ki kişinin telefon numarasını bilip çevirirsem onunla görüşebilirim. İnternette böyle, Google’ a eğer arayacağım kelimeyi yazabilirsem, istediğim bilgiye beni anında ulaştırabilir. Kelimeyi yazmak benim, bulmak Google’ nin işi. Kelimeyi keşfettirmek ise quup’ un işi!

Türk girişimi olmanın artıları ve eksileri

quup’ un sermayesi, çalışanları, görsel tasarımı, yazılımı daha doğrusu her şeyi %100 yerli. Bu durum bazı kesimlerde milliyetçi duyguların ağır basmasından dolayı çok olumlu karşılanırken, bazı kesimlerce de sürekli yaylım ateşine tutulmanıza sebep oluyor. Hiç bir yerine kusur bulamayan “dahi anlamında ki de ayrı yazılır, bu yüzden kullanmayacağım” diye biliyor. quup eğer yerli değilde yabancı bir girişim olsaydı tepkiler nasıl olurdu diye kendi kendime sürekli soruyorum!.

Diğer sosyal ağlarda, kişisel bilgilerin istenmeyen şekillerde kullanıldığını biliyoruz, görüyoruz. Hâl böyleyken tepkiler ortada, aynı insanlar quup’ a üye olurken kişisel bilgilerinin güvenliğinden şüphe edebiliyorlar, ben bu duruma gülüyorum. Bu konuyla ilgili ne kadar yazarsam yazayım çok fazla önemi yok diye düşünüyorum, taki rüzgar arkadan esmeye başlayıncaya kadar, o zamana kadarda en iyisini yapmak için durmadan çalışmaya devam edeceğiz.

quup’ un kullandığı teknolojiler nelerdir ?

Bu konuyla ve quup’ un mimarisi ile ilgili detaylı yazıları ilerleyen günlerde blog.quup.com altından okuyabilirsiniz. Yinede kabaca yazayım da ilgili maddenin altı boş kalmasın :) .Net (c#) platformu üzerinde geliştiriliyor. Web tarafında mvc3 ve razor view engine kullanılıyor. Veritabanı mssql fakat ilişkisel değil nosql yaklaşımı kullanılıyor. quup’ un mimarisinin getirdiği güzellik ile 1-2 saatlik bir repository değişikliğiyle quup’ u komple mysql, mongodb yada x bir veritabanını kullanabilir hale getirebiliyoruz. Bu arada quup yüksek ölçeklenebilir (high scalability) bir yapıda geliştiriliyor. Bunların yanında olmazsa olmazlarımız olan javascript, html, css geliyor.

Neden bunlar ? diye sorabilirsiniz bende size İlker abinin bir sözünü söyleyerek yazıya son verebilirim :) “Çünkü en iyi bunları biliyoruz!”

quup’ a üye olduktan sonra http://quup.com/settings/invitation adresinden arkadaşlarınızı davet etmeyi unutmayın :)

Boş yazı

Burada dünya kadar hakaret ve sizin sinir olduğunuz şeylerin yazılı olduğunu varsayın. Okuduklarınız sinirinizi bozsun, akşam başınızı yastığınıza koyduğunuzda buradaki hayal ettiğiniz yazıları düşünün ve uyumayın. Herkesin eğlendiği bir durumda bu yazılar aklınıza gelsin ve siz eğlenemeyin.

İşte uzun zamandır içinde bulunduğum durum bundan ibaret, sadece düşünüyorum ve sinirlerim bozuluyor.

Türkiye’ nin ilk Olimpiyatı, Trabzon 2011 Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları

Türkiye’ de yapılacak olan ilk olimpik oyunlar, Trabzon 2011 Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları olacak. Bu durum beni hem Türkiye’ m hemde Trabzon’ um adına çok mutlu ediyor vede heyecanlandırıyor.

Biz Sözenler Bilgisayar olarak yanlışta hatırlıyor olabilirim, portalı yapmaya başladığımızda sayacımızda 500 küsür gün yazıyordu, bugün ise sadece 6 gün yazıyor. Sürecin hemen hemen başından beri bu organizasyonda bir rol almak bizi gerçekten gururlandırıyor. Bu durumun bilincinde olarak elimizden gelen tüm gayreti göstermeye çalışıyoruz.

Son 6-7 gündür organizasyonun yönetim merkezinde bulunan basın binasının 3. katında, Olimpiyatların tüm bilişim teknoloji alt yapısının ihalesini alan, Türkiye’ nin en önemli bilişim şirketlerinden biri olan Innova ile birlikte çalışıyorum. Ahmet arkadaşımla birlikte portaldan sorumluyuz.

Bu ekipte görev almaktan son derece mutluyum, çok sıcak bir çalışma ortamımız var. Yöneticisinden çalışanına kadar herkesle çok kısa bir zamanda kaynaştık, hepsi süper insanlar. Günlerin çok yoğun geçmesine rağmen ufflayan kimseye rastlamadım, herkes sorumluluğunun bilincinde elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.

Her gün yeni bir şey öğrendiğim bu ortamda, çok büyük bir tecrübe kazandığımı, kazanacağımı düşünüyorum. Bana yazılım geliştirme anlamında fazla bir katkısı olmasa da, yeni insanlar tanıma, çalışma ortamı, iş bölümü, işlerin işleyişi, çalışanın motivasyonu, projenin her açıdan analiz edilmesi, farklı kavramlar ve aynı iş dilini farklı dillerde konuşan onlarca insanın bir arada olmasının getirdikleri gibi.. bir sürü tecrübeye sahip oluyorum. Olimpiyat sırasında ise bizi nelerin beklediğini tahmin bile edemiyorum, inşallah Allah yüzümüzü kara çıkartmaz da Türkiye‘ mize Trabzon‘ umuza yakışır bir iş çıkartırız.

Olimpiyat ile ilgili tecrübelerimi fırsat buldukça paylaşmaya çalışacağım. Durmak yok çalışmaya devam :)

Ya(yın)ncı Kuruluş(lar)

Bu sinirle bu yazıyı nasıl yazacağım bilmiyorum, yanlış anlaşılmasın sinirim Fenerbahçe’ nin şampiyonluğuna yada bizim kaçırdığımız şampiyonluğa değil, sinirim şartların eşit olmamasına, sinirim yerel ve ulusal medyaya, sinirim terinin son damlasına kadar şampiyonluğu hak edip emekleri karşılıksız kalanlara..

Güzel ülkemde inanmak istediğim ama inanamadığım şeylerin başında, basın özgürlüğü ve basının tarafsızlığı geliyor. Bu yereli içinde ulusalı içinde maalesef böyle. Uzun zaman önce Yer(siz)el Basın başıklı bir yazı yazmıştım, çoOokkk daha öncede Ayıptır, yazıktır, günahtır Milliyet.com.tr !!! adında bir yazı yazmıştım, bugünde bu yazıyı yazıyorum, yazmak istiyorum.

Dün akşam bir Fenerin bir bizim maçı izliyoruz, Fener gol yiyince spikerlerin sesi değişiyor, Fener gol atınca yırtılıyorlar. Fenerle hop oturuyor hop kalkıyorlar, hele ki maçın sonlarına doğru yakılan meşaleleri güzel görüntüler diye yorumlamadılar mı işte burası sözün bittiği yerdi ! Neden biliyor musunuz ? Trabzonspor seyircisinin yaktığı tek 1 meşaleyi, bunları buraya nasıl sokuyorlar, bunlar cezasız kalmalı diye yorumladıkları için ! Trabzon’ a edilen küfürlerin sesini kısmayıp, bizim ettiklerimizi kıstıkları gibi.. Bu örneklerin biri bin para, açın izleyin görün.

Trabzonspor’ un liderliğe oturduğu dönemlerde dahi haberi yapılmazken, diğer takımların manşetlerde olduğu bir medyadan bahsediyorum. Bugün Trabzonspor şampiyon olsaydı, küçük bir başlıkla kıyıda köşede şampiyonluğundan bahsedilecek bir medyadan bahsediyorum !

Yersiz medya sizi unuttuğumu sanmayın, sizde az şerefsiz değilsiniz. Yaptığınız haberler ve o haberlere yapılan yorumları sadece koyunlar değil akıllı insanlarda okuyor ve yorumlayabiliyor. Ulan yaz yaz bitmez ki ! Bu takım kaç kulvarda kaç grupla mücadele etti anlatılmaz ki !

Medya insanları x bir takımı tutabilirsiniz yada işiniz gereği x bir takıma destek vermeniz gerekebilir. Buna kimse bir şey demez, diyemez ama tarafsızlıktan bahsedemezsiniz ! Hakemleri eleştiremezsiniz ! Hakemin maçı satması ahlaksızlıksa, iş etiğine aykırılıksa, sizin yaptığınız şerefsizliktir, orospu çocukluğudur !

Fenerbahçe’ yi tebrik ediyorum. Onurlu mücadelemizden dolayı Trabzonspor’ umuzu ve gerçek Trabzonspor camiyasını tebrik ediyorum.

Trabzonspor taraftarı olmak, fikstür her çekildiğinde şampiyon olunca neler yapacağımızı konuşmaktır.

Sportik hareketler :)

Ben ve benim gibi binlerce insan akşama kadar masa başından kalkmadan saatlerce oturuyor. Son 2~3 yıldır yerimden hiç kalkmadığımı söyleyebilirim, bu da fiziksel anlamda ve bağlantılı olarak ruhsal olarak istenmeyen sonuçların doğmasına sebep oluyor. 1,70 boyunda ve 86kg ağırlığındayım, yani balık adamım :D Hareketsizlikten dolayı özellikle karın ve sırt kaslarının güçsüzlüğünden dolayı oramız buramız ağrıyor, gece uyuyamıyoruz bile ! En azından ben ve çevredeki insanlar böyle. 12 gün önce dedim ki bu böyle olmaz az spor yapayım. Baktım spor salonuna gidecek ne zamanım var nede piskolojim öyle bir ortamda çalışmaya müsait, en iyisi evde kendimce mekik, şınav ve dambıllarla çalışayım dedim. Fazla değil 15~20 dakika kendi belirlediğim setler dahilinde.. Belkide piskolojiktir bilmiyorum, artık rahat uyuyorum, hiç bir yerim ağırmıyor ve kendimi inanılmaz zinde hissediyorum.

Bugün hareketleri arttırmak adına araştırma yaparken burayı buldum.  Resmen doktor ayağıma gelmiş gibi hissettim. Her şey videolarla o kadar güzel anlatılmış ki, insan videoyu izlerken bilgisayar başından kalkıp uygulamak istiyor. Videoları hazırlayan Passion4Profession firmasına sonsuz teşekkür ediyorum, gerçekten mükemmel bir çalışma.

Neyse baktım ki evde internet yok, kendimce bir grup hareketi fotoğraflarla bir araya getirdim. Belki birilerinin işine yarar diyede bu yazıyı paylaşmak istedim. Bu arada hangi hareketi kaç kere, kaç set yapmak lazım bunları kendinize göre ayarlayabilirsiniz. Esasında profesyonel birinden bu noktada destek almak en sağlıklısı olacaktır. Birde herkes kendinden sorumludur, ben sadece bilgilendirme amaçlı paylaşmak istedim, yok oram sakatlandı, yok lifim koptu ben anlamam :)

Aşağıdaki görselin .psd formatındaki halini buradan indirebilirsiniz.

Herkes kendi hedefine nişan alsın !

Merhaba ben 5 yıldır telefoncuyum, sıfır ve ikinci el telefon ve aksesuarlarını satıyorum, yani benim işim telefon.

  • Abi senin dükkanın yeri süper burada neden sadece bu işi yapıyorsun gel sana acentelik verelim uçak biletide sat, 1 tanede satsan kârdır.
  • Abi senin dükkanın yanında okul var ve sen bilgisayar parçası satmıyorsun. En azından flash disk, web kamerası, ses sistemi felan koy, 1 tanede satsan kârdır.
  • Abi senin dükkanın cephesi 2 tarafada bakıyor, mahalledeki kiralık ve satılık daireilerin ilanlarını assana, ayda 1 tane ev kiralasan bile kârdır.
  • Örnekleri çoğaltmak mümkün, burada bırakıyorum…

Selamın aleyküm, bir cep telefonu almak istiyorum. Şu şu şu özellikleri olan var mı elinizde ? Hımm kem kümmmm..
Merhaba biz ilanda ki kiralık daireye bakmak istiyoruz da, gidip baka bilirmiyiz ? Kemm kümm, dükanda kimse yok, kemmm küm..

Ve telefon çalmaya başlar.. Ali abi aradan geçti 1 ay aldığın malzemelerin parasını halen daha vermedin, 3 gün içinde vermezsen seni icraya vereceğim vb..

  • Abi ya senin ne işin var telefonla bilgisayarla gel sen burada tavuk döner sat, yada çiğ köfte. Bu kadar insan geçiyor, bunlar elbet bir şeyler yiyecekler..

Artık 5 yıllık kurulu düzen bozulmuş ve işler kontrolden çıkmıştır, iflas maalesef kapıdadır. Okumaya devam et Herkes kendi hedefine nişan alsın !

Sosyal BAĞ

Son zamanlarda sosyal ağlara daha fazla zaman ayırmaya başladım, bunun en büyük sebebi ortak ilgi alanlarına sahip olduğum insanlarla tanışmak ve fikir alış-verişi yapmak. Nitekim bu sayede güzel diyaloglar kurduğum bir çok arkadaşım bulunuyor fakat her şeyin fazlası zarar olduğu gibi sosyal ağlarda da gereğinden fazla bulunmak ciddi problemleri peşinden getiriyor. Aşağıda sıralayacağım maddeler tamamen kendi yaşadığım tecrübelerden ibarettir..

  1. Eğer sosyal ağlarda Twitter, FriendFeed, Facebook vb.. kendinize bir yer edinmişseniz yani insanlar yazdıklarınıza sıklıkla tepki veriyorsa, egonuz sizi bu ağlarsız yaşayamam moduna sokuyor. Geçmiş olsun ! artık ne telefonu elinizden düşürebilirsiniz, nede bilgisayar başındayken bu sayfalardan kopabilirsiniz.
  2. Birinci maddeyle ilişkili olarak, eğer işinizi bilgisayarınızla icra ediyorsanız yine geçmiş olsun ! Artık aklınız hep sosyal ağlarda ! “Girdime acaba kim tepki verdi bir bakayım. Madem girdim şuna da bir şey yazayım, aAAaa bu arkadaşın yazdıkları ne kadar ilgi çekici onuda takip edeyim..” derken birde bakmışsınız mesai bitmiş..
  3. Yine yukarıdaki maddelere bağlı olarak, bilgisayar başında yazılım geliştirmek yada şöyle yazayım ciddi konsantrasyon isteyen işler yapıyorsanız “o eski halimden eser yok şimdi” adlı şarkıyı dinleye bilirsiniz :) Kim ne derse desin konsantreyi olumsuz yönde etkiliyor haa istisnai durumlarda olumlu etkileri de yok değil. 20 satır kod 5 dakika sosyal ağ, 20 dakika tasarım 10 dakika sosyal ağ. Arkadaş insan kendi alı koyamıyor..

Sosyal ağlar giderek büyüyor, aynı zamanda kullanım alanları da genişliyor. Hal böyle olunca insan bu ortamlardan uzak kalamıyor. Bu ağların bize kattıkları aldıklarından çok daha fazla, uzakta kalmamak lazım, e o zaman gelecekte nasıl çalışacağız ? Benim kişisel görüşüm internetsiz bilgisayarlarda geliştirme yapılacağı yönünde. Öğle arası gibi gelecekte internet arası diye bir durumla karşılaşırsak şaşırmamak lazım :) Tekrar yazmakta fayda var, bunlar benim görüş ve tecrübelerim. Sosyal ağları kötülemek yada benzeri bir düşüncem yok, olamazda. Siz diğer sayfalara da göz atın ben sosyal bağlara gittim geliyorum :)

Kendimden inciler

Uzun zamandır böyle bir yazı yazmak istiyordum fakat bir türlü konsantre olupta yazamıyordum. Kendi kendime yaşattığım garip ve akıl almaz olaylardan bir kaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

  • Çok soğuk bir kış günüydü, yıkanmadan önce banyodaki kovayı dolsun diye sıcak suyun altına bırakmıştım. Bende kova dolana kadar üstümü değişip sıcak suyla yıkanacaktım. Zamanlamayı ayarlayamamdan ötürü kova ağzına kadar haşlanmış suyla dolmuştu. Su o kadar sıcaktı ki plastik kova balon gibi yumuşamıştı. Dedim ki oğlum apo bu su dökülmez, bu şekilde bir israf yapamazsın. Hemen laz işi bir formül uydurdum, duştan soğuk su akacak ve ben soğuk suyun altına girecektim o sırada elimle de bir yandan kovadan kafama sıcak su döküp dengeyi sağlayacaktım :) :) :). Fikir süperdi fakat uygulama o kadar da güzel değildi. Akan su çok soğuk benim kafama döktüğüm su çok sıcaktı. Öyle bir durumla karşı karşıya kaldım ki tarifi imkansız, sıcaktan hep haşlanmış aynı zamanda soğuktan donuyordum. Allah tan laz inadım tutup devamını getirmemiştim, 4-5 kez de pes etmiştim. Çok zor anlardı çok ! O an neden öyle bir yol izlediğimi bugün halen daha düşünüyorum. Halbuki soğuk suyu dök kovaya, su azcık taşsın ve ılınsın sonrasında insan gibi yıkan dimi :)
  • Bizim evin önü yokuştur, babamın arabasıda hemen kapının önünde park edilidir. Bir gün bizim arabanın tam arkasına adamın biri gelmiş park etmiş, bagajdan bir şey almam gerekiyor ama o kadar yanaşmış ki arkadaki araç bagaj kapısı tam açılmıyor açılsada alacağım şeyi alamayacağım. Neyse düşün taşın bir şekilde almam lazım bagajdakini, gittim arabanın sahibini bulmaya, yarım saat esnafı gezdim sonunda buldum, abi dedim az geri çıkarmısın bagajdan bir şey alacağım. Geldi adam sinirli bir şekilde geri çıktı, bende bagajdan alacağımı aldım. Hiç bir anormallik yok değil mi :D Bizim arabanın önü boştu, azcık ileri kaysam rahatlıkla bagajdan istediğimi alabilirdim :D Adamın bakışlarını unutamıyorum :D
  • Evimizde o dönemlerde katı yakıtlı kat karlüferi var ve yakıt işinden sorumlu bakan benim. Annem dediki oğlum git şu kabuk tenekesine kabuk koy. Merdivenlerden indim ve kendimi evimizden 40-50 metre uzakta olan bakkalda buldum, abi dedim kabuk alabilirmiyim ? Eyy gidi Mustafa abi, olum dedi burda ne arar kabuk ? Hemen kendime geldim, bodruma ineceğim yerde dalmış bakkala gitmişim :D Allah bilir ne düşünüyordum :D
  • Bir gün şirketin arabasıyla bayinin birine malzeme bırakmaya gitmiştim. Arabayı da çok işlek bir caddeye park etmiştim. Neyse malzemeleri bıraktım ve geldim, arkama baka baka koltuğa oturdum ve ne göreyim, direksiyon yok :| daha doğrusu ön konsol yok arabada 1-2 saniyelik afallamadan sonra arabanın arka koltuğuna oturduğumu anladım :D Oyyy Allah’ ım yav ne gülmüştüm.

Çok farklı bir düşünce tarzımın olduğunu şimdi daha iyi anlamışsınızdır :) Bu tarz bir sürü olay yaşadım yaşıyorum, aklıma geldikçe sizlerle paylaşacağım..

Masaüstü bilgisayarımı satıyorum.

Merhaba arkadaşlar evde kullandığım masaüstü bilgisayarımı satıyorum, yada isteyenle dizüstü takası da yapabilirim. Bilgisayar şu özelliklere sahip;

  • Asus Commando anakart p965
  • Intel e8500 3,16Ghz 1333mhz fsb işlemci
  • Kingston 1gb*2 ddr2 d9 bellek Revoltec soğutuculu
  • 4 bellek yuvasınıda kaplayan Ocz Xtc bellek soğutucusu
  • Samsung 120gb * 2 sata2 sabit disk
  • Msi 8800GTS (g92) Ekran kartı
  • Aoc 21,5″ E2243FWS Led 5ms siyah lcd monitör
  • Cooler Master Stacker Big Tower Kasa + ekstra sabit disk yuvası + oto boyacısında siyaha boyanmış.
  • Cooler Master 460W Power supply
  • Cooler Master Musketeer
  • Thermaltake Big Typhoon işlemci soğutucu
  • Creative Audigy 2 Zs ses kartı
  • Samsung dvd-rw
  • Creative I-Trigue 3200 2+1 ses sistemi
  • Samsung 172x 17″ Lcd monitör

4Primes

Emre abiyle Trabzonspor’ da görev yaparken tanıştık. Yazılımsal anlamda ilk kez ondan bir şeyler öğrendim, bugün bu kadar dallanabilmişsem bu Emre abinin ufkumu açmasıyla olmuştur, bundan dolayı hayatımda çok önemli ve farklı bir yere sahip. 6-7 ay kadarda birlikte çalıştık, çok güzel günlerdi :) Şimdilerde kendi firması için çalışıyor 4primes !

Sır gibi sakladıkları ve Kosgeb den bu proje için aldıkları destekle ilk temelleri atılan firmanın diğer bir abisi Canavar hemen korkmayın yav Fehmi abi dünya tatlısı bir insan. Üniversite yıllarında kafalarda temelleri atılan 4primes in çıkışı zaten an meselesiymiş, doğru zaman beklenmiş hepsi bu. Şu anda Trabzon merkez olmak üzere Ankara’ da da bir ofisi bulunan firmanın odaklandığı konular şu şekilde;

4Primes Software kurumsal yazılım geliştirme ve kaynak izleme süreçlerini kolaylaştıran uluslararası ölçekte ve yenilikçi yazılımlar geliştirmektedir. Dünya’nın en nitelikli yazılım geliştiricilerinden olan 4Primes geliştiricileri alanında en iyi yazılım ürünlerini müşterilerinin hizmetine sunar. Bilişim Yönetim Sistemi mimarileri ile Oracle ve PostgreSQL veritabanlarının gerçek zamanlı kaynak kullanımlarının izlenmesi geliştiricilerimizin öncelikli ilgi alanlarıdır.

4Primes Consultancy açık kaynak kurumsal uygulamalardaki tecrübe ve bilgi birikimiyle küçük, orta ve büyük ölçekli kurum ve şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik düşük maliyetli, yüksek performanslı ve güvenilir sistem çözümleriyle birlikte uzman kadrosuyla eğitim hizmetleri de sunmaktadır. Açık kaynak kurumsal veritabanı yönetim sistemi PostgreSQL konusunda danışmanlık ve eğitim hizmetlerimizin yanısıra Oracle ve MySQL veritabanı yönetim sistemlerinden PostgreSQL veritabanı yönetim sistemine göç, ekibimizin öncelikli uzmanlık alanlarıdır.

4Primes IT & Design büyük çaplı ve kolaylıkla güncellenebilen web siteleri tasarlama ve uygulama konusunda uzmandır. Nitelikli tasarımcılarımız bilimsel veya teknik içerikli projelerde kullanılabilecek kaliteli grafik ve animasyonlar üreterek müşterilerimizin beğenisine sunmaktadır. Coğrafi konum bilgisinin veritabanında tutularak gerçek haritalar üzerinde gösterilebilmesi için kullanışlı araçlar geliştirmenin yanısıra kurum içi yönetim ve ortak çalışmayı kolaylaştıracak özel çözümler üretmek diğer hizmetlerimiz arasındadır.

http://www.4primes.com/index-tr.htm

Bunların yanında sürekli beyin fırtınası yapıp yeni web projelerine yelken açıyorlar. Bunlara örnek olarak 4biryanda ve profil.im‘ i verebiliriz. Henüz geliştirilme aşamasında olan bu iki proje gelecekte çok konuşulan projeler arasına girebilir, bunu zaman gösterecek. Trabzon’ da ki Merkez Karadeniz Teknik Üniversitesi kampüsü içerisinde, Kosgeb binası içerisinde bulunuyor. 4Primes’ in kapısı özellikle bilgisayar mühendisliği bölümünde okuyan arkadaşlara ve bu işe ilgi duyan herkese açık.

Yeni bir işletme kurmak ne olursa olsun zor, hele ki ülkemizde bu süreç çok daha zor vede sancılı. Eğer bu işletme yazılım gibi elle tutulmayan bir şeyi üretecekse işler dahada bir zorlaşıyor. Şu anda kurulum aşamasının büyük bir kısmını başarılı bir şekilde geride bıraktılar. Hatta Ticaret ve Sanayi Odasından güzelde bir plaket aldılar :)

İnşallah Allah abilerimin yüzünü kara çıkartmaz ve bu işte başarılı olurlar. İşini iyi, disiplinli ve aldıkları sorumluluğun bilincinde olan insanların her zaman kazanacağını düşünüyorum. 4primes bu tanıma fazlasıyla uyuyor !

4primes’ i yakından tanımak yada sosyal medyada takip etmek istiyorsanız buyrun;

http://www.facebook.com/4Primes
http://twitter.com/#!/4primes
http://friendfeed.com/4primes
http://profil.im/4Primes