Ne çektin be Trabzon?

Trabzon denilince akla ilk Trabzonspor gelir. Bu durumdan da kimse şikayetçi değildir, aksine gurur ve onur duyduğumuz bir durumdur. Şehir adeta Trabzonspor ile yatar Trabzonspor ile kalkar. Takım yenilince o hafta buruk, takım kazanınca da mutlu mesut geçer.

Bu yazıda, “Bir takımın, büyük bir şehrin önüne geçmesi neden istenir?” sorusunu, evden neredeyse çıkmayan biri olarak, gözlemlediğim kadarını yazacağım.

Lafı hiç uzatacak değilim, son zamanlarda Trabzonspor maçlarına olan ilgiden bahsediliyorya konuya buradan gireyim.

İstediği kadar ziyaretçisi, okuyucusu olsun benim gözümde medya ile alakası olmayan, kendi tabirimle yersiz medya, içeriğinin %90′ nını Trabzonspor üzerinden üretiyor, aslında üretim demek yanlış olur, Trabzonspor ile ilgili bir şeyler yazıyorlar.

Ligin en erken ve ters zamanlarında maç yapan tek takımı biziz. Maraton tribününde (üzeri komple açık) donuna kadar ıslanan, ciğerlerine kadar donan taraftar, yağmurda çoluğu çocuğuyla maça neden ve nasıl gelsin? Çevrede ki kömür dumanı nasıl da sahanın içine çöküyor değil mi? İnsanların cebinde bilet alabilecek parası var mı?

Hiç bu basit ve herkesin gördüğü, bildiği konular ile ilgili bir haber gören, duyan oldu mu? Üstelik bu problemler çok uzun zamandır var. Özellikle o kömür meselesi şehrin bir çok kısmı için hayati bir konu. Benim bildiğim habercilik bu tip problemler çözülene kadar üzerine gitmektir, defalarca haberini yapmaktır.

La tamam, Trabzonspor ilham kaynağınız kabul ediyorum, 61. dakika şovuna ne oldu? Böylesine bariz bir konuda mı ilginizi çekmedi?

Aslında bilen biliyor ki, Trabzonspor’ un gerçek anlamda başarısı, gerçek taraftar haricinde Allah’ ın bir kulunun umurunda değil. Ulusal basına küfür etmeden önce çuvaldızın sivri tarafına bir bakmak lazım..

Zamanını hatırlamıyorum şehir dışından biri “Trabzon’ un geçim kaynağı nedir?” diye sormuştu ve cevap verememiştim. Tekrar düşünüyorum ve yine cevap veremiyorum. Üretim’ in sıfıra yakın olduğu bir şehirde, bu konudan daha önemli ne olabilir ki? Trabzonspor mu? Trafik sorunu mu? Yoksa denizin dalgalı olması mı?

Dünya, Kainat yerinden oynuyor. Bizim haberlere bakıyoruz, nedense hiç gerçekleşemeyen transfer haberleri, bilmem kim sakatlanmış, eski topçudan mesaj varmış.. Koyunya millet, kimsenin dünyadan haberi yok ya, nede olsa tek derdimiz Trabzonspor, ay sonu maaşlarımız da Trabzonspor’ dan geliyor..

Hiç Karadeniz Teknik Üniversitesi ile ilgili haber okuyan oldu mu? Olaylar haricinde. Belki de öyledir haaa, haber değeri taşıyan hiç bir şey olmuyordur. Öğrenciler mutludur, maaşlarını çatır çatır alan, ön eklerinde prof. falan yazan !(bilim insanlarımız) mutlu, akademisyenleri yazmaya gerek bile yok.. Teknopark geldi aklıma, kapısında kuyruk varmış, projelerden göz gözü görmüyormuş, içi dolmuş ama taşamıyormuş. Birde tekno ile başlıyorya adı, öylesine fantastik bir yere kurulmuş ki hiç bir ulaşım aracıyla ulaşamıyorsun, geçen konuşulurken duydum, zeplin seferleri olacakmış! Gerçi bunlar konu mu ki Allah’ ını seversen..

Siyasilerde işi çözdü, gerçi ortada çözülecek bir şey yok ama yinede çözdü diyelim. Onlarda biliyor cennetin yolunu, girecekleri yer belli nasılsa.. Arkadaş bir kerede yalandanda olsa deyin ki fabrika yapacağız, her yeriniz deniz, bir sürü doğal güzelliğiniz var burayı turizm bilmem nesi yapacağız, insalara iş imkanı yaratacağız. Kafamdan az ufak yüz ölçümüne sahip üniversiteniz var, eğitimi şu şekilde iyileştireceğiz, destekleyeceğiz. Siyasetin s si ile işim olmadığı için soruyorum, bunlardan hiç bahsediliyor mu? Trabzonspor’ un stadı, kupası dururken? Yada gerek var mı bunlara? 1-0 olsun bizim olsun nasılsa..

3 aylık asfaltın, kaldırımın, yolun tekrar – tekrar kırılıp, yapılmaması. Trafiğin kör düğüm olmasına çok çok az kalması. Kalkınma Mahallesinde ki ana yolun durumu (Bilmeyenler için: Az yukarıda Tıp Fakültesi Hastanesi bulunuyor, haliyle Ambulanslar bu yollardan geçiyor.)  Boztepe vardı bir ara, yeşil, mis gibi havası olan, piknik yapardık bir dönemler, sahi ne oldu oraya?  Annem kek yapmasını nereden öğrendi, bu kek nasıl bu kadar kabarıyor? gibi sıradan, anlamsız problemlere girmek istemiyorum bile.

Olan her seferinde şehrin güzel, akıllı, tuttuğunu kopartan, ülkesine aşık insanlarına oluyor. Biraz oturup düşünelim, derdi nedir bu sonbaharın? neden soldurur gülleri? nerden bulur bu insanlar, ben mutsuzken gülünecek şeyleri?