Ne yaza bilirim ki ?

Herkesin yer şeyi bildiği, herkesin her şeyi yaptığı, her şeyin dört dörtlük olduğu bir dünya ya yazarak ne verilir ki ? Hiç bir şey! Ama ben yazacağım..


Üniversitede (Karadeniz Teknik Üniversitesi) başkanımla gezerken üniversitede ki düzensizlikler üzerine epey konuştuk. Ne konuştuğumuzun çok da önemi yok, herkesin tahmin edebileceği şeyler. Neyse, çay içmek için üniversitenin içinde ki kafeye gittik. Kafeyi ikiye bölmüşler, öğrenciler ve personel (normalde hocalar yazacakta yazamay işte..) diye, normalde karma oturulan çok güzel bir yerdi. Maçlar bile karışık izleniyordu.. Bölmek ne demek ?

Hocam pardon siz kendinizi ne sanıyorsunuz ? Bu güne kadar bu ülkeye ne verdiniz ? Bu ego hangi bilimsel araştırmadan sonra böylesine kabardı ?

Eyyy çocuklar, hocalarınıza soru sorun çekinmeyin, onlarla her türlü derdinizi paylaşın.

1989 yılında ana okulunu ve sonrasında ilk okuluda üniversitenin içindeki Mimar Sinan İlk Okulunda, üniversite sakinlerinin çocuklarıyla okumuş biri olarak bu bölme işlerinin taa o zamanlarda bile el kadar çocuklara, sen üniversite çocuğusun ve sen diğerisin diye ikiye bölen bir zihniyetten bahsediyorum esasında..

Benim bildiğim kadarıyla üniversiteler dışarıya açılmaya (sanayiye, halka, dünyaya artık aklınıza ne gelirse..) çalışıyor, bizimkilerde kapamaya çalışıyor. Hayır içeride ne varsa ?

13-14 yaşlarındaydık, üniversiteye top oynamaya giderken, kestirme yolu kullanalım dedik. Neyse güle oynaya giderken, arkadan bağrışmaları duydum, arkamı dönene kadar sırtıma 2-3 sopa darbesi aldım, gözlerim karardı resmen. Daha ne olduğunu anlamadan dünyanın sopasını yedim, herkes 1-2 sopayla kurtuldu ama beni yaktı kavurdu. Banyoda annemin bağırmaları aklımdan çıkmıyor. O adam Profesör Dr. ünvanında biriydi. Çocuğu da kesin şu anda üniversitede illa bir şeydir(!?). Yazarken bile sırtım acıyor arkadaş. Hayatımın hiç bir döneminde 1 yaş büyüğüme bile hakaret, saygısızlık yada benzeri bir şey yapmamışımdır, yapmamda.. Ama hocam o gün o çubuğu g*tünüze sokmadığım, sokamadığım için çok pişmanım, özür dilerim.

Çocuk vali olmuş ama adam olamamış… Çocuk vali olmuşta insan olamamış… Çocuk çok zengin olmuş ama adam olamamış…

Şimdi biri gelip bu yazının altına, “yapılmadığını nereden biliyorsunuz, ben hocayım ben bilmem kimim” diye bir yorum girebilir, yorum demeyeyimde savunma diyeyim, savunma demiyeyimde gav çalmak diyeyim, şimdiden cevap vereyim. Yorumunuzu onaylamam :D şaka şaka ben sizin gibi değilim, şeffafım ;)

Arkadaş ben başka bir şeyler yazacaktım, bu nereden çıktı bende anlamadım :)

Neyse en azından bu vesileyle yazılım ile ilgili bölümlerde okuyan arkadaşlara kendimce tavsiyelerde bulunayım.

Derslerinize sadece geçecek kadar çalışın. Geri kalan zamanlarınızda konsantre olduğunuz konu üzerinde kendi kendinizi geliştirin. Bilgiye ulaşmanın yöntemlerini öğrenin, aramaktan korkmayın, pes etmeyin! İyi derecede İngilizce öğrenin. Yurt dışına gitme imkanınız varsa gidin, gerekirse maddi manevi sınırlarınızı zorlayın, korkmayın. Hayatınızın ilerleyen evrelerinde büyük bir ihtimalle bu şansı tekrar elde edemeyebilirsiniz. Yeni kültürler tanımak size hayatın her alanında pozitif olarak dönecektir. Yapabildiğiniz kadar proje yapın, çevrenizdekilere hiç aldırmadan yapın ;) Tanıyabildiğiniz kadar insan tanıyın, gerçek sosyal ağınızı genişlete bildiğiniz kadar genişletin. Bol bol blog yazın, hiç bir şey yazamıyorsanız ne yediniz ne içtiniz onu yazın. Bu işi sevmiyorsanız, hiç bulaşmayın, gidin kpss ye girin..

Öptüm bay ^_^

  • http://www.eczanegulden.com mustafa gülden

    çok hoş bir makale olmuş, özellikde bildiğin yerlerden bahseince büyük bir heyecanla okudum, sağolun

  • Halil kadıoğlu

    Süper bi yazı olmuş ben de yazıyorum arada sırada Çok hoşuma gitti yazılarından bi kaçını okudum..En çok holuma giden hocam kendinizi ne sanıyorsunuz diye başlayan kısımdı.Yazılarının devanının gelmesi dileği ile.Bi de nasıl bu kadar uzun yazabiliyorsun onu merak ediyorum @ibraim quuptan