Blog Ödülleri 2010 Teknoloji Kategorisi 1. si apostylee.com

Bu sene 3. sü düzenlenen blog ödülleri(bö!) yarışmasında Hepsiburada.com teknoloji kategorisinde apostylee.com ile birinci oldum. Oy veren ve katkıda bulunan herkese teşekkürler. İsterseniz bö! sürecinden biraz bahsedeyim.

Bö! 2009′ da aynı kategoride 2. olmuş ve bö! heyecanını yaşamıştım. Yarışmayla aynı zaman aralığına gelen açık öğretim sınavının etkisiyle bu sene katılmama kararı almıştım fakat yakın çevremin yoğun baskısıyla bir kez daha bö! macerasına girdim. Bu sene oylama sistemi değişmiş ve birde ek olarak juri de vardı. Toplam 13591 kullanıcının, 35195 oy kullandığı bö! 2010 da benimde bulunduğum teknoloji kategorisine 127 günlüğe 1900 adet oy kullanılmış. Kapalı oylama şeklinde geçen yarışma boyunca ilk önce dereceye giren ilk 5 blog açıklandı. Burada adımı gördüğümde birinci olmuş kadar sevindiğimi söylemek isterim :) İlk 3′ e giren günlükler, mail yoluyla yazarlara bildirildiğinin açıklaması yapıldı ve gergin bir bekleyiş başladı. İş yerimde bulunduğum süre zarfında bana mail gelmedi ve ümidi kesip, buraya kadarmış dedim. Akşam eve gelip son bir umut mailime baktığımda zevkten ölmüştüm çünkü umudumum hiç olmadığı halde banada mail gelmişti :D Artık ilk 3 yazardan biride bendim. Sırada İstanbul’ a gidip ödül törenine katılıp katılmama kararını vermekti. Tek çekincem İstanbul’ u hiç bilmemekti, yine aynı yakın çevremin gideceksin baskılarıyla tamam arkadaş bu sefer gidecem dedim ve biletleri aldım. Yeri gelmişken Alper abiye ve Oğuz Filizfidanoğlu‘ na beni yanlız bırakmayıp ilgilendikleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyurum. Velhasıl kelam saat 16 gibi ödül törenin yapılacağı Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’ ne geldim. –Bu arayı aşağıda yazacağım.– Ödüller verilmeye başlandığında salonda müthiş bir heyecan fırtınası vardı, sıra bizim kategoriye geldiğinde zaten yorgunluktan ayakta duramıyordum heycanında etkisiyle iyice çöktüm :D Neyseki adımı en son anons ettiler :) Derin bir ohh çekip iyide gelmişim dedim ve gittim ödülümü aldım. Çok mutlu oldum, çoğu insan için önemsiz bir ödül olabilir belki ama benim için önemli ve değerli bir ödüldü. Buradan dereceye giren tüm günlüklerin listesine bakabilirsiniz. Tüm yazarlara, BÖ! ekibine ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyor ve bir BÖ! macerasının daha sonuna geliyorum. Okumaya devam et Blog Ödülleri 2010 Teknoloji Kategorisi 1. si apostylee.com

Türkiye Ziraat Kupası Trabzonspor’ umuzun !

Yer bordo gök mavi diyoruz başka birşey demiyoruz, beş yılın ardından aldığımız bu kupa son zamanlarda çıkışa geçen takımımıza ve taraftarımıza büyük bir moral kaynağı oldu. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar kupayı daha çok isteyen ekip bizdik, hakettik ve kazandık. Futbol adına herşeyin güzel olduğu bir maçtı, bu taraftar ve takıma herşey helal olsun diyor ve görsellerle sizi baş başa bırakıyorum..

Gollerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr

Okumaya devam et Türkiye Ziraat Kupası Trabzonspor’ umuzun !

Sözenler 12 – Ivent 2 Maç görüntüleri

Dün gece yine Sözenler fırtınası esti, maçın başında bir golle öne geçen Ivent son golünüde maçın sonunda attı. Oyunun kontrülünü maçın son saniyesine kadar elimizde tutmayı başardık. Açık konuşmak gerekirse maçın ilk 2 dakikasında korku dolu anlar yaşadık fakat geri kalan 58 dakikada da bu korkuyu rakibimize yaşattık. Maç gününde rahatsızlanan ve aramızda olamayan Sedat’ a da bu vesileyle geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Sedat’ ın naylon çorap sıkandalının dışında maçta başka hiç bir anormallik yoktu. Sonuç itibariyle dostluk havasında geçen ve aynı havada biten bir maç oldu. Oynayan ve izlemeye gelen herkesin ayaklarına sağlık.

Okumaya devam et Sözenler 12 – Ivent 2 Maç görüntüleri

İçinden çıkılmaz konular

Takip edenler bilirler ara ara birazdan okuyacağınız tarzdan yazılarım olabiliyor. Aklımdaki bir kaç konu hakkında düşüncülerimi ve gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.

27 yıldır Kalkınma mahallesinde oturuyorum yani Karadeniz Teknik Üniversitesi’ nin hemen dibinde. Çocukluğumda örencilerle geçti ergenliğimde. Kendimi düşünmekten alı koyamadığım nokta şu, öğrenciler üniversiteleri tercih ederken hep şehirleri dışındaki yerleri tercih etmeyi istiyor. Konuşuyorum neden böyle bir düşünce diye 3 aşağı 5 yukarı sebep hep aynı, değişiklik arıyorum, anne babadan uzaklaşmak istiyorum vb.. Kafadan zaten bu zihniyetteki bir insanın okumasının çok fazla bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Okumaktan kastım okulu bitirip diplomayı almak değil. Neyse ben asıl düşündüğüm noktaya geleyim, Aylık geliri 1000TL olan bir aileyi düşünüyorum sadece 1 tane çocuğu olsun ve farklı bir şehirde okuyor olsun. Olaya en olumlusundan bakıp bu ailenin kendi evi olduğunu ve okul harcınında bi şekilde ödendiğini düşünüyorum. Bu adam günde 10 TL yemek yese ayda 310TL eder. 250TL’ de kira verse, 50TL de cebinde parası dursa. Elektrik, su, cep telefonu vb..50TL olsa ayda 660TL yapar. Ana babayada 340Tl kalır ki Allah yardımcıları olsun. Üstelik senaryonun çok iyimser olduğunu düşünüyorum, birde olaya şöyle bakalım. 2 öğrenci, baba emekli ve ev kira ! Bu durumda rakamları yazmanın bile yersiz olduğunu düşünüyorum. Büyük bir çoğunluk böyleyken, nasıl oluyorda öğrenciyim ben diyip okul haricinde hertürlü işle uğraşabiliyorlar anlam veremiyorum. Barlar, diskolar, cafeler vb.. Anne baba çocuklarını okutmak için elinden geleni yaparken çocuklarının okumak dışında herşeyi yaptığını düşünmek gerçekten çok acı verici. Sanıyorum ki öğrenciler 4 sene sonunda diplomalarıyla birlikte güllük gülüstanlık bir geleceğe kavuşacaklarını sanıyorlar, eskiden böyle düşünceler bir nebze olabilirdi fakat günümüzde söz konusu dahi değil, zaten bunu göremeyen birinin okulunu bitirmeside çok fazla anlam ifade etmiyor. Yine olan anaya babaya oluyor. Bu vesileylede tüm anne ve babaların ellerinden öpüyorum. Şimdilerde neden cennetin onların ayaklarının altında olduğunu çok daha iyi anlıyorum. Allah eksikliklerini göstermesin. Bu konu hakkında esasında yazacak çok fazla şey var ama sanıyorum özetle anlatmak istedğimi kısmende olsa anlatabilmişimdir.

Güzelim Ülkem okadar büyük ki yiye yiye bitiremedik. Arkadaş devletin her türlü biriminde ayrı bir alengir ayrı bir yeme stratejisi gelişmiş yinede dim dik ayaktayız. Sağda solda iki lafından biri katma değer olan, ülkesi vatanı herşeyin üstünde olan ama en ufak fırsatta ülkesini yemekten bir adım geri kalmayan okadar insan varki akıllara zarar. Bunlar benim gözümdeki direk yiyici kesimi oluşturuyor, pasif yiyici olarak ise devletin personelini görüyorum. İşini tabiki layıkıyla yada fazlasıyla yapanlarda var onlara en ufak sözüm yok. Akşama kadar yatan son zamanlarda bilgisayar kullanımının devlet dairelerinde tavan yapmasıyla sanal alemin sanallığının zorlandığı, adsl hızının yetmeyip fiberlere geçildiği kurumlarda, aldıkları dolgun ücretler, cumartesi pazarların tatil olduğu, akşam 5 de sıcacık evinin yolunu tutmasına rağmen !!! ne aldığı maaşı, ne çalıştığı kurumu nede çalışma saatini beğenen bir sürü fuzuli ötesi insan bulunuyor. Yeri gelincede sokaklara dökülebiliyorlar. OOOoopps !! yılda işe gittikleri süre gitmediklerinden neredeyse daha az. Hele şu tripleri yokmu “ayyy çok yoruldum” la ne yaptında yoruldun ? Elin adamları uzaya gidiyorda yorulmuyor bizde oturarak daha doğrusu uyuyarak yoruluyoruz. Sen hele bir özel sektörde çalışta ozaman göreyim sizi ben. İddaa ediyorum sadece çalan telefonların sesini duysalar akılları başlarından çıkar, o küçük beyinleri bu durumu kaldıramaz intahara sürüklenirler ayy ne abarttım :)

Behlül koçum benim senden tek isteğim Matmazel’ ide elden geçirmen başka bir isteğim yok. Yaprak kırımında da bundan yıllar önce dediğim şeyi tekrar yineliyorum. Ali Rıza amca sana sesleniyorum duy beni ! Bankadan kredi çek evi geri al, sonra sermayeni oğlunla beraber güzelce işlet, takriben bankaya olan borcunu 3-4 ay da kapatırsın çünkü sendeki sermaye işi iyi biliyor ;) Çok abest bir isim olacak ama kimse kusuruma bakmasın, Gavat Yellerinde de artık ilişkerin bir noktada belirlenmesi lazım ara ara bakıyorum her baktığımda kim kimle belli değil kimin eli kimin elinden anlamak zor. İlk başlarda tv de izlediğim tek şeydi şu anda baktığımda işin içine para girince insanların nasıl rezil edildiğini görüp üzülür oldum. Küçük zillileri unuturum sandınız dimi ? mümkün değil unutmam ama yorum yapmamıda beklemeyin, illa yorum isterseniz bir mail atın ben size dönerim ;) Bunların yanında Geniş Aile ve Türk Malı gibi komedi dizileride var. Bunların ben Allah’ ına giderim bana bişe vermiyor belki ama birşeyde almıyor. En azından rastlayıp izlediğimde gülüyor eğleniyorum. Burda da şöyle bir durum var bir bölümde “Allah belanı versin” deseler RTÜK hissettiriyor ağırlığını. Ne varki milleti sıradan geçirip sonra bahçıvana kadar uzanan ilişkelere pek bir sessiz kalıyor. Neyse yine ter bastı, saracam küfürü alayına bu sefer Telekom gelip beni kapatacak :D

Burak Yılmaz resmi web sayfası yayında

Trabzonspor’ a Fenerbahçe’ den Gökhan Ünal karşılığında gelen Burak Yılmazın resmi web sayfası yayına girdi. Vallahi biz yaptık diye demiyorum gayet hoş bir site oldu. Özellikle Emrah‘ ı tebrik ediyorum güzel bir iş çıkardı. Allah izin ederse ilerleyen günlerde daha güzel işlerede imza atacağız. Burağa bol gollü günler bizede bol eğlenceli bol bol kahkahalı sevgi ve huzurlu günler diliyorum.

Burak yılmaz resmi web sayfasi

EYOF 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları – Trabzon Resmi web sayfası yayında

Olimpiyat bayrağının Türkiye’ de ilk kez dalgalanacağı ve 49 ülkeden 4000 sporcunun katılacağı EYOF 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları’ nın yeni resmi web sitesi yayına girdi. Szn Yazılım olarak bu işe imza atmaktan büyük gurur ve onur duyduk. Her gün geliştirmesine devam ettiğimiz sitenin önümüzdeki haftalarda çok daha güzelleşeceği inancındayız. Şimdilik eleştiriler hep olumlu yönde, elimizden geldiğincede her türlü fikir ve görüşü değerlendirmeye çalışıyoruz. Olimpiyatların Ülkemize ve Trabzon’ umuza hayırlı ve uğurlu olmasını ve kazasız belasız en iyi şekilde icra edilmesini diliyoruz.

EYOF 2011 Avrupa Gençlik Oyunları Trabzon'da

Yazılım geliştirmek ve namaz kılmak !

İlk bakışta garip bir başlık gibi  gelebilir fakat bu tecrübemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Her ne kadar başlıkta yazılım geliştiren yazdıysamda esasında işi bilgisayarda birşeyler üreten tüm kullanıcılar için geçerli olan en büyük sorun şüphesiz aşırı konsantrasyondan dolayı veya uzunca saatler aynı şeyler üzerinde çalışmaktan çok basit problemleri çözememe basit yerlerde takılı kalma gibi durumlar kaçınılmazdır. Bu seferde cümle devrik oldu. Şöyle yazmayı deneyeyim, eğer yüksek konsantrasyonlu bir işle meşgulseniz, yaşadığınız en büyük problem zaman zaman basit problemleri çözememe yada basit problemleri çok karmaşık şekilde çözümleme gibi durumlarla karşılaşıyorsunuzdur. Çoğu zaman öyle kapılırızki yemek saati gelir geçer, uyku saati gelir geçer fakat biz haleda kastırırız. Bunun yanında sürekli oturmaktan oramız buramız tutulur, şeklimiz şemalimiz değişir. Namaz kılarak bu durumlardan çok rahat kurtulabiliyoruz. Namaz saatlerinde işlerimizi bir kenara koyup bu dini vecibeyi yerine getirerek ilk etapta kafamız güzel bir şekilde dağılıyor, sonrasında namaz kılarak hareketsiz kalan vucudumuz kendine geliyor, namaz esnasında çoğu zaman aklımıza parlak fikirler yada çözüm yollarıda geliyor. Bu yazı kimilerine çok itici gelebilir fakat yazma gereği hissettim, eğer bir gün bunu denerseniz demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız…

Uzunca bir aradan sonra..

En son yazımı 31.12.2009 tarihinde yazmışım, pehh epeyde olmuş ! Yazmamaktan çok sıkıldım, bundan sonra haftada en az bir yazı yazmayı planlıyorum. Yazılarımın ağırlığını jQuery ve Asp.net oluşturacak. Geçen süre içerisinde bu konularda epeyce bir şeyler öğrendim, bunları sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Birde Blog Ödülleri 2010 var, katılmayı düşünmüyorum ama katılmam yönünde çevremden ciddi anlamda bir baskı var. Düşünmek için önümde 8-9 gün daha var bakalım ne olur, bu arada BÖ! yetkililerine sesleniyorum lütfen bu organizasyonu Aöf sınavlarının olacağa döneme getirmeyin :) Birazdan ders çalıp ardından soru çözeceğim, sonrada üzerimi kuvvetlice giyip Trabzonspor – Galatasaray maçına doğru yollanacağım. Heh tamda bu sırada çayım geldi ! :D Burayı çok özlemişim yahu, tekrar görüşmek üzere..

Bu akşam parti var !

Diye girmek isterdim fakat benim için yılın sonu, başı ve ortası arasında çok fazla bir fark bulunmuyor. Beni dini bayramlarımız daha çok ilgilendiriyor. Ama görüyorum ki bayramda evine şeker almayan insanlar yıl başında koli koli içkileri evlerine taşıyabiliyor. Her neyse herkes istediği gibi yaşamakta özgür, sadece aklımdaydı ekledim.

Kabaca 2009 da neler gördüm geçirdim bunları yazayım. Özellikle Aralık ayı bir hayli hareketliydi. Amcamın oğlunu (Samet UĞRAŞKAN) askere yollamamız benim için en önemli olaydı. İlk kez bir yakınımı askere uğurlamış olmamdan da olabilir, kendini manevi kardeşim gibi görmemden de olabilir bu olay her nekadar kimseye çaktırmamaya çalışsamda beni bir hayli etkiledi. Koçuma burdan hayırlı teskereler diliyor ve darısı benimde başıma diyorum.

2009′ u genel olarak ele aldığımda, bilgisayarımın masa üstü kağıdı yapacak kadar beni bunaltan bir “Kötü inanları tanıma senesi” oldu desem sanırım çok güzel bir tanım olur. Detaya çok fazla inmek istemiyorum. Ya büyüyorum ve insanları daha iyi anlıyorum yada insanlar gerçek anlamda raydan çıktı. Belkide benim bir kuruntumdur.

Annemin de dediği gibi ne para ne pul en değerli servet sağlık ! Allah’ ıma sonsuz şükürler olsun ki ailecek ciddi bir sağlık problemi olmadan bir seneyi daha geride bıraktık. En güzeli işte buydu, çünkü sağlığın yanında geri kala her ama her şey teferruattan bir adım ileri geçemez.. Hayatımdaki kritik noktalardan biri olan okulda fena gitmiyor, buda beni ayrı sevindiriyor. İnşallah 2010′ da da bu olaylar tekrarlanır.

Şirketi ele almadan geçmem mümkün değil, yukarıda da belirttiğim gibi Aralık ayı bir hayli hareketliydi. Yazılım işine gerekli ağırlığı yavaş yavaş vermeye başladık. Emre Tekelioğlu ve Emrah Karaalan‘ la artık bir aradayız, zaten bir aradaydık fakat şimdilerde aynı çatı altındayız :) Çok güzel ve heyecanlı bir ekip olduğumuza inanıyorum. İnşallah hedeflediğimiz yerlere gelebilir ve insanlara bu işin sadece büyük şehirlerde kokonaca yapılmadığını gösterebiliriz ki bundan en ufak şüphemiz yok. (Kokonaca ifadesini farklı bir yazıda ele alacağım.)

2009′ un bana kazandırdığı en güzel şeylerden biride Yunus Emre Çavuşoğlu oldu. Her konuda fikir alış verişi yaptığımız, kısa zamanda çok şey paylaştığımız güzel insanada buradan sevgilerimi sunmak istiyorum.

Özetlemem gerekirse 2009 güzel bir yıldı. Hayatı biraz daha anladığım, biraz daha büyüdüğüm güzel bir yıl oldu. İnsanları, hayatı, gülmeyi, kod yazmayı değil ama yazacağım şeyi düşünmeyi çok seviyorum. Herkese sevdikleriyle mutlu, huzurlu ve barış dolu yeni bir yıl diliyorum.

Cargo Bridge – Süper ötesi bir flash oyun !

Flash oyunlara hasta olduğumuz zaman zaman dile getiriyorum. Özellikle anlaşılır, basitlerine ayrı bir hastayım. Bu köprü oyunuda tam benim istediğim tarzdan bir oyun. İdaa ediyorum
başından kalkamayacaksınız. Oyundaki amaç çok basit, bir kaç materyal ile köprü kurup karşıdaki nesneleri hedefe taşıyacaksınız. Zaman zaman çok zorlanıp burası olmuyor
diyebilirsiniz ama hemen pes etmeyin, tümü geçiliyor :D Sol üst taraftaki ikona tıklayıp köprünüzü inşa ediyorsunuz, sonrasında yine sol üst kısımdaki butona tıklayıp yaptığınız köprüyü uyguluyorsunuz.
Geçtiğiniz bölümler otomatik olarak kaydedildiğinden kaldığınız bölümden de devam edebiliyorsunuz. Hadi iyi eğlenceler..

Bilgisayarınıza indirmek için buraya sağ tıklayıp hedefi farklı kaydet diyebilirsiniz.

Meslek seçmek yada seçememek.

Son zamanlarda çevremdeki  çalışan insanları gözlemlemeye çalışıyorum. Herkes iyi kötü kendince bir şeyler yapıyor para kazanıyor. Benim gözümde burada olay iki kısımdan oluşuyor, birinci kısımda maddiyat ikinci kısımda kendini tatmin etme geliyor. Çoğu insan olayın maddiyatına göre meslek seçimi yapıyor. Kimileride kendilerini en iyi şekilde ifade edebileceği alanlara yöneliyor. Bende kendimi en iyi ifade edebileceğim, zamanı geldiğinde de egolarımı tatmin edeceğim bir meslek seçimi yaptım, belkide ben mesleği değil meslek beni seçti, bunuda tam olarak bilmiyorum. Hep ne deriz ?  “Her işin bir zorluğu vardır.” Kimimiz türlü türlü insanlarla uğraşmak zorundadır, kimimiz hayatını ortaya koyar vb.. Ama yazılım işi bana göre olduğu gibi zor !

Yazılım işiyle uğraşıyorsanız resmen zorluğun biri bin paradır. Sürekli güncel kalmak ise en zorudur. Öğren öğren bitmeyen bir dünya olarak başlar ve sonra hayatınızı esir alır. Burada yazdıklarım benim kendi gözlemlerim, herkes böyledir yada böyle olacaktır demiyorum. Eğer hedefiniz yetecek kadar para kazanmak yada aynı tarzda işler alıp yapmaksa güncellik çokda önemli değil ama ciddi hedefleriniz varsa güncellik en önemli madde !

Öğrenme sürecinin en sancılı kısmı şüphesiz başlangıç noktası, heleki kendi çabalarınızla kimseden yardım, eğitim almadan bu işi yapıyorsanız işiniz gerçekten çok zor. Bunları yazıyorum çünkü son 3-4 haftadır bunları had safhada yaşıyorum. Bu işlere ilk başladığımda ki gibi sabahlamak yada enerjik halimden eser olmayışıda bir etken sayılabilir. Yeni şeyler öğrenmesek ne olur ? Cevap çok basit “Sıradan oluruz..”

Bazen kendi kendime soruyorum nereye kadar böyle devam edecek, 40 yaşındayken haleda böyle kastırıyormu olacağım ? Buna kesin bir cevap veremiyorum ama şunu biliyorum o zamana kadar istediğim ekonomik seviyeye gelirsem kendimi bu işleri gerçekten öğrenmeye hevesli kardeşlerime adıyacağım. Biz çektik onlar çekmesin. Bu söz yanlış anlaşılmasın horona giren terler, bu işler özverisiz olmaz, olamaz.

Aslında daha farklı şeyler yazmayı planlıyordum ama yazamadım. Allah herkese istediği sevdiği işi nasip etsin, kazanç zaten kendiliğinden gelecektir. Herkese iyi güzel ve mutlu günler.