Bilgilendirme !

Merhaba arkadaşlar, sitenin iletişim kısmından gelen maillerle ilgili bir kaç önemli noktaya değinmek istiyorum.

  • Herhangi bir yazının konusuyla alakalı problemi yada isteği lütfen mail yoluyla sormayın, bundan sonra bu tarz sorulara cevap vermeyeceğim. Sebebi ise çok basit, sizin maille cevap istediğiniz konu sadece ikimiz arasında kalacak ve 3. bir kişi bu durumdan faydalanamayacaktır. Halbuki mail atmak yerine ilgili yazının altına yorum olarak istediğinizi yazarsanız ve bende size oradan cevap vermeye çalışırsam, diğer arkadaşlarımızda bu bilgilerden faydalanabilirler. Unutmayalım ki bilgi paylaştıkça büyür..
  • Diğer bir konu ise mail yoluyla yapılan istekler ile ilgili. Benden bana şöyle bir kod yollarmısın yada şunu şöyle yapıp yollarmısın şeklinde ki istekleri lütfen bana iletmeyin. Benim amacım insanlara balık tutmasını öğretmek, direk balığı alıp vermekle ilgili değil. Bu şekilde size inanın kötülük yapmış olurum, bir adım ileri gidemezsiniz.
  • Az da olsa bu tarz mailler geliyor konu açılmışken bunu da yazayım. Emri vaki isteklerle lütfen bulunmayın ! Şu işi kaça yaparsın, şunu yap sana şu kadar vereyim gibi isteklerle ilgili mail atmayın. Bunlar benim iş ahlakımla örtüşmeyen durumlar. Bu noktada anlayışlı olmanızı rica ediyorum durum farklı yorumlanmasın lütfen.

Acizane bildiklerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum, zaman zaman ifadelerimde, kullandığım kelimelerde yada videolardaki İngilizce terimlerin telaffuzunda hatalar olabilir. İnşallah zaman içerisinde bu problemleri de gidereceğim. İnanın sizden 1 gram fazla ne aklım var nede bilgim, sadece bu işlere biraz meraklıyım. Güzel ve sağlıklı günler hepimizin olsun :)

1 senenin sonunda..

Bildiklerimi herkesin anlayacağı tarzda yazmaya gayret gösterdiğim günlüğümde 2010 yılında köklü bir değişikliğe gittim. Hep klasik asp ile kodladığım sistemi kullanıyordum fakat bir değişiklik yapıp WordPress’ e geçiş yaptım. İyiki de yapmışım gayet memnunum. Aşağıda sitemle ilgili ziyaretçi bilgilerini veriyorum. Rakamların iyi yada kötü olduğu konusunda bir fikrim bulunmuyor, açıkçası çokta umurumda değil. 100bin fuzuli kullanıcı yerine 100 tane yazdığımı okumak için gelen kullanıcı benim için çok daha önemli. Bu vesileyle tüm herkese teşekkür ediyorum. Okumaya devam et 1 senenin sonunda..

Yer(siz)el Basın ve Trabzonspor

Trabzon çok küçük fakat bir o kadar da büyük bir şehirdir. Futbolla yatıp kalktığımız doğrudur. En büyük markamızın Trabzonspor oluşu buradan gelir. 1983 doğumluyum ve hiç şampiyonluk görmedim, bu hiç göremeyeceğim anlamına gelmiyor, biz her sezon bu hedefle bu psikolojiyle izliyoruz takımımızı. Gücümüz, hırsımız ve inadımız Karadeniz’ in azgın sularından geliyor, bu da doğrudur. Biz Ulu Önder Atatürk’ ün bize bıraktıklarının farkında ve arkasında olan bir şehiriz, bizi bu yüzden bazıları sevmez daha doğrusu sevmeye güçleri yetmez. Bu şehrin insanı örfüyle, adetiyle, geleneği ve göreneğiyle her yerde Türklüğünü sonuna kadar yaşar ve çevresine yaşatır. Bu yüzden de Bize Her Yer TRABZON‘ dur.


Okumaya devam et Yer(siz)el Basın ve Trabzonspor

Buda foto günlüğüm (tumblr)

Her gün çeşitli kaynaklardan değişik değişik fotoğraflara bakıyorum, madem böyle bir zevkim var bunu insanlarla paylaşayım istedim. Bu iş içinde son günlerin modası olan tumblrı kullanmayı

tercih ettim. Adını dahi becerip yazamadığım bir servis olan tumblr, son derece kolay kullanılabilen, sade ve hızlı bir hizmet sunuyor. Bu sebeplerden ötürüde son günlerde oldukça popüler. Tumblr sayfama buradan ulaşabilirsiniz.

Biri blogger mi dedi ?

Aslında yazmak istediklerimi kelimelerle ifade etmem çok zor. Hep şunu diyorum, başarılı insanları kıskanıyorum evet kıskanıyorum. Ama başarısız olup da çevresinde ki nimetlerin ittirmesiyle başarılı gibi görünüp esasında beş para etmez insanların varlığı da beni bir o kadar rahatsız ediyor. Eminim benim gibi düşünen bir sürü insan var. Saatlerce vakit harcayıp bir şey yazıyorsunuz, hiç bir değeri olmuyor, kodaman bir yazar günlüğüne 2 satır bir şey yazıyor ve yer yerinden oynuyor resmen. Kimsede kral çıplak demiyor belkide diyemiyor. Bu insanların bu işten para kazanmaları ise apayrı bir konu.

Kim bilir belkide kendimi kandırıyorumdur, belkide onları da kıskanıyorumdur, blog benim değil mi ? istediğimi istediğim gibi yazarım, dayatmayla parayla değil isteğimle yazarım !!!

Trabzonspor 2 – Galatarasay 0

Dün Galatasaray’ la oynadığımız maçı da alarak 3 büyük takımı da aynı yarıda yenmiş olduk. Bu uzun zamandır hasret kaldığımız bir başarıydı. Şenol hocanın kalitesini tartışmak haddimize düşmez. Şenol hocanın canlı yayında Trt’ de yayınlanan Stadyum programına bağlandığında Hakan Şükür ve Metin Tekin’ in oturma şekillerini değiştirmesi Şenol hocaya duydukları saygıyı gösteriyordu. Futbol adına çok güzel şeyler konuşuldu, eminim tüm izleyicilerinde keyif aldığı bir konuşma oldu.

Maçın ilk yarısında kötü oynayan Engin ikinci yarıda yine yaptı yapacağını ve 2 golünde asistini vererek galibiyette büyük rol aldı. Engin ve Umut’ u çok ayrı seviyorum, ikisinide hayranlıkla izliyorum. Futbol’ un yetenekten ziyade ruh ve hırs işi olduğuna inanan biriyim. Dakika olmuş 85-90 Umut halen daha koşuyor hemde ne koşma ! Engin ise çok daha farklı bir oyuncu, hele ki gözlerinde ki hırs ifadesi, elleriyle taraftarı ateşlemesi onu ayrı bir özel yapıyor. Maç içinde sayısız faule maruz kalıyor yinede yılmıyor yıldıramıyorlar. Beşiktaş maçında Engin’ in kaç kez sedyeyle dışarıya alınıp, kaç kere yerde yattığını ben sayamadım. Her seferinde de maça geri dönüp elinden geleni yaptı. Şampiyon olacaksak bu şekilde şampiyon olacağız.

Maçtan önce “Futbol sen bizim her şeyimizsin” etkinlikleri vardı. Bu slogan tam Trabzon şehri için olmuş, bunu da söylemeden geçemeyeceğim :)

Fotoğraflar Trabzonspor.org.tr den alınmıştır.

TsClub bize yakışmıyor

Dün Galatasaray maçından önce eşimle birlikte TsClub’ a gittik. Keşke gitmez olaydık. Bu kadar kötü ürünleri en dandik, en ucuz mağazalarda bile görmek mümkün değil. Kötü üründen kastım, tasarımlar ve kullanılan malzeme.. TsClub’ ın logosu başlı başına bir tasarım faciası, öyle bir logo ki nere ye koysanız orayı bozacak şekilde tasarlanmış. Amcamın oğluna Fenerium dan gelen Fenerbahçe formasını gördüğümde, bizim satın aldığımız formaların ne kadar anlamsız ve kalitesiz olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Eğer büyük takım olacaksak her yönümüzle büyük olmalıyız. Taraftara lisanslı ürün al takımına sahip çık demekle bu işler olmuyor. Taraftar yağmurluk alır su geçirir, ayakkabı alır ayağında dağılır, forma alır logosu kopar.. 10 çeşit ürünümüz olsun adam gibi olsun, pahalı olsun adam gibi olsun. Kısacası dün TsClub’ a gittiğime pişman oldum. Umarım bu durumu kısa zamanda düzeltecek vizyon sahibi birileri bu işe el atar.

Varikosel ameliyatı

Öncelikle bilmeyenler için varikosel nedir ? Burada gayet güzel bir şekilde rahatsızlığın tanımı ve diğer bilgiler verilmiş. Varikoselle ilgili bir çok bilgiye ufak bir araştırma yaparak ulaşmanız mümkün ben bu yazımda 3 gün önce geçirdiğim bu operasyonun süreciyle ilgili bilgi verip kafanızda soru işaretlerinin kalmamasını sağlamak istiyorum. Bunu yapmamın sebebide 2 sene ben bekledim siz beklemeyin diye…

Eğer benim gibi hastaneden doktordan korkan biriyseniz doktorunuzun size direk, “küçük bir operasyon” diyerek anlatmaya başladığı bu rahatsızlığın, sadece ve sadece ameliyat ile düzeleceğini öğrenmeniz biraz can sıkıcı oluyor. Bu noktada insan direk doğadan medet umup çeşitli karışımlar, ballar, arı sütleri ve kallavi şeylere başvuruyor, fakat aradan haftalar aylar yıllar geçmesine rağmen istenilen sonuç bir türlü alınamıyor ve o istenmeyen gün gelip çatıyor.

Şunu direk yazmam gerekiyor, korkulacak hiç ama hiç bir şey yok. Hissettiğiniz tek acı, kolunuza takılan serum ve diğer iğnemsi şeylerin vücudunuza kolay bir şekilde enjekte edilmesini sağlayan zavazingonun takılması. O da sadece bir kılın kopmasından az ama daha fazla değil. Bundan sonra enfeksiyon kapmamanız için bir ilaç veriliyor ve 10 dakika kadar bekletiliyorsunuz. Tabi burada şunu söylemek gerekiyor, ameliyat gününden önceki gün gece 12 den sonra hiç bir şey yememeniz ve kullanıyorsanız sigara içki kullanmamanız gerekiyor. Çoraplarınız, iç çamaşırlarınızla kalıyor ve üzerine bir şey veriyorlar onu giyiyorsunuz. Ameliyat haneye girdiğinizde ufak bir gerginlik oluyor ve sonrasında birazcık üşüyorsunuz. Malum soğuk bir mekan. Sonrasında yeşil örtünün üzerine yatıyorsunuz ve kollarınızı iki kenara açarak sizi oraya sabitliyorlar sonrasında vücudunuza bir kaç tane adını bilmediğim şeylerden bağlıyorlar. Aradan 5-10 dakika geçiyor ve sizi bekleme moduna alacak olan anestezist abi geliyor. Naber, nasılsın heyecan var mı diye konuşmaya başlıyor. Titrek bir sesle iyi baba seni sormalı diyoruz ve ardından altın bir cevap geliyor, hafiften uykunuz gelecek, evet baba geliyor, oda size gelmemesi lazım çünkü bir şey yapmıyorum diyor ve gerisi yok…………… Kalktığınızda her şey olmuş bitmiş oluyor. Uyanmaya başladığınızda insanların seslerini duyduğunuz halde gözlerinizi açamamak çok eğlenceli bir durum, saniyeler ilerledikçe gözleriniz açılıyor görüyorsunuz tekrar kararıyor ortalık, gücünüz kuvvetiniz yerinde gibi ama kol kanat kalkmıyor. Az daha ilerledikçe gözlerinizi açıyorsunuz bu sefer başınız dönüyor ve yine gözleriniz kararıyor ve 10-15 dakika sonra fonksiyonlarınız düzgün bir şekilde çalışmaya başlıyor. Hemşire gözetiminde 2 saat kadar kalıyorsunuz buda 2 serumun bitmesine tekabül ediyor. Sonrasında tuvaletiniz gelirse tuvalete gidiyorsunuz ve taburcu oluyorsunuz. Bu sırada yürürken çok ciddi bir ağrı sancı yada benzeri bir problem olmuyor. Tuvaletinizi yaparken de en ufak bir problem olmuyor. Gerçi bu durum hastadan hastaya değişiyormuş. Özellikle yataktan ilk kalkma anında baş dönmesi oluyormuş birde ilk tuvalete gitme anında ciddi bir baş dönmesi oluyormuş. Bu sebeplerden dolayı yanınızda kesinlikle birinin olması gerekiyor. Hepsi bu kadar, ne korktuğunuza değiyor nede ertelemenize..

Ameliyat yerini kendiniz pansuman ediyorsunuz ve 1 hafta sonra doktorunuza gidip dikişlerinizi kontrol ettiriyorsunuz, henüz gitmediğimden bu süreci bende bilmiyorum. Narkozun etkisinden midir nedir bilmiyorum, sanki birinden dayak yemiş gibi bir haliniz oluyor. İyi bir masaj istiyor insanın canı :)  Uyurken sağa sola dönüşlerde ciddi bir ağrı yada benzeri bir şey olmadığından güzelcene uyuyabiliyorsunuz. Doktor 3 gün istirahat etmemi söyledi ve bugün 3. gün, kendimi gayet iyi hissediyorum, inceden bir sıkıntı var ama o kadar da olsun diyorum. Yarın Allah izin ederse iş başı yapacağım.

Ameliyattan tam 1 hafta sonra hem kontrole hemde dikişleri aldırmaya gittik. İnsan ister istemez stres oluyor, acaba dikişler alınırken acıyacak mı, doktor ne diyecek vs.. Dikişler alınırken hiç acımıyor desem yalan olur, acıyor desem de yalan olur, ikisinin arasında bir durum. Kanama filan olmuyor ve dikişler alındıktan sonra yürümeniz filanda düzeliyor, demek ki oradaki iplerin gerilmesi yürümemizi engelliyormuş diyoruz. Doktorum bana futbol bile oynayabilirsin geçmiş olsun dedi ve vitaminler bittikten sonra tekrar kontrole gelmemi söyledi. Unutmadan bisiklette süre bilirmişim :) Ameliyat olduğunuz günden itibaren her sabah yataktan kalktığınızda biraz daha iyileştiğinizi hissedebiliyorsunuz, bu gerçekten çok güzel bir his :) Ameliyattan buyana 9 gün geçti ve her şey yolunda en ufak bir ağrı sızı bulunmuyor. Tekrar yazıyorum korkulacak hiç bir şey yok, bu ufak operasyonun sürekli kafanızı meşgul etmesine kesinlikle izin vermeyin !

Özetlemem gerekirse çok basit bir ameliyat, zaten 10 ila 15 dakika arasında sürmesi bunun en büyük göstergesi. Siz siz olun cesaretinizi toplayıp bir çırpıda kararınızı verip bu sıkıntıdan kurtulun. Korkulacak hiç bir şeyi yok, ne öncesinde nede sonrasında.. Allah herkesin şifasını versin, hayattaki en önemli şeyin sağlık olduğunu da bir kez daha hatırlatarak yazıma son veriyorum..

Bisiklet bisiklet bisiklet…

Uzun zamandır bisiklet almak istiyorum fakat bir türlü karar veremiyorum. Karar veremememin sebebi ise insanların abuk sabuk konuşması, o kadar para vermeye değer mi ? O parayla başka bir eksiğimizi alabilirmiyiz vb..  şeyler. Dünyaya bir kere geliyoruz. Sabah 8 akşam 7 çalışıyoruz ne yani karın doyurmak ve uyumak için mi yaşıyoruz ? Sağlığımızda bu tarz isteklerimizi yapamadıktan sonra yaşamanın ne anlamı var ? O böyle der şu böyle der yeter ya, nedir lan git gel git gel bizde insanız arkadaş ! Elimizin altında klavye, akşama kadar bas tuşlarına babam bas. Bastık da ne oldu ? Hiç bir şey olmadı. Egomu artık klavye ve mausenin olmadığı yerlerde tatmin edeceğim. Hiç bir şey olmazsa odama koyacağım dursun orada ama benim olsun.. Öylede gemimiz yan gidiyor böylede :)

İşte Allah nasip ederse yarın alacağım bisikletim, CORRATEC SUPERBOW FUN DAĞ BİSİKLETİ 2010, bir kaç kırığı şimdiden göze alıyorum. Eski günlerime geri döneceğim, oh be ! Yardımlarından dolayı Sebahattin abiye ve Deltabisiklet‘ e teşekkürler.

Açıköğretim maceram

Her anne babanın yaptığı gibi banada anne babam oğlum oku oğlum ders çalış nasihatlarında oldukça fazla bulundu fakat ne var ki her zaman bunları kulak arkası ettim. Şuanki aklım o zaman olsaydı keşke diyorum ama böyle bir şeyin olması malesef mümkün değil. Benimle aynı durumda olan yiğenlerimi karşıma alıp, bırakın bilgisayarı oyunu felan ders çalışın adam gibi bir üniversite okuyun diyorum, sanki ben dinledimde büyüklerimi onların da beni dinlemesini bekliyorum, pehhh !! Okumaya devam et Açıköğretim maceram

Biri Twitter mı dedi ?

İnternet kullanan 100 kişiye Twitter diye bir şey duydunmu diye sorun 95 tanesi duymuştur. Bu 95 kişiye ne işe yaradığını biliyor musun diye sorun, 90 tanesi anlamsız birşey olduğunu söyler, hatta kullananlara akıl sır erdiremez. Çok enteresandır ki bu 90 kişinin Twitter hesabı vardır ve çok sık olmasa da kullanır. Açık konuşmak gerekirse bende Twitter’ ı çok eleştiriyordum. Arkadaş insan niye öyle bir platformda bir şeyler yazma hissi duyar ki ? Okumaya devam et Biri Twitter mı dedi ?