ios u sevmemek için bir kaç neden

Çok beylik olmasına rağmen ios un barındırmadığı bazı özellikleri sıralamak istiyorum. Aslında yazacaklarım özellik mi ondan da çok emin değilim.

  1.  Görev yöneticisinden (task manager) belki adı bu değildir ama ben böyle ifade ediyorum. Çalışan tüm uygulamaları bir kerede kaldıramıyorsunuz, illa tek tek yukarı doğru ittirmeniz gerekiyor.2015-03-14 11.40.00
  2. Bildirimlerde de benzer durum var. Bildiğin mesai lazım bildirimleri temizlemeye, helede emin misin? diye sormuyor mu, insan fıtık oluyor. Orada bir düğme olsa bassak hepsini bir kerede silse güzel olmaz mıydı?2015-03-14 11.40.41
  3. Ultra özürlü paylaşım seçenekleri. Örneğin; feedly de okuduğum bir içeriği başka birine mail atmak istiyorum fakat bunun için illa ios un kendi mail uygulamasını kullanmak zorunda bırakılıyorum. İyide kardeşim senin aletini kullanmak zorunda değilim ki? Fotoğraflara bakarken bunu instagram da paylaş bile yok. Yahu bu çok saçma belki vardır da bende yoktur :S Hani devir paylaşım devriydi?2015-03-14 11.41.302015-03-14 11.42.07
  4. Uygulamaların ön belleklerinin (cache) temizlenememesi. Bu aslında tam bir skandal. Uygulama 5mb, kullandığı alan 500mb olmuş. Kardeşim illa uygulamayı kaldırıp kurmamız mı lazım? Koy oraya bir düğme ön belliği boşalt diye olsun bitsin. Özellikle vine ve instagram gibi medya ağırlıklı uygulamarı aktif kullanıyorsanız disk kullanımına bakarak demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.2015-03-14 11.40.28

Yazarken fark ettim de, adamlar kasıtlı olarak bizi sürekli bir yerlere dokunmak zorunda bırakıyor, çok ilginç.. Yukarıdaki aksiyonlar için 3.parti uygulamalar olabilir fakat bunların işletim sisteminin içinde gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Şöyle bir durumda var, belkide yazdıklarımın hepsi vardır ve ben bilmiyorumdur. O zamanda hani kullanıcı deneyimi tasarımı (ux) diye başlarım.. “Yiğidi öldür hakkını ver.” demişler, bir arada güzelliklerini yazarım :)

Yazıyı yazdığımda kullandığım ios versiyonu 8.1.3 cihaz ipad Air

Evet, bir yazının daha sonuna gelirken, sizlere bugünlerde nedenini bilmeyerek çok dinlediğim bir parçayla veda etmek istiyorum :)

 

Nerede kalmıştık?

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, epey zamandır buraya teknik – taktik içeren yazılar yazmıyordum. Düşündüm taşındım tekrar sahalara geri dönmeye karar verdim. İnşallah süreklilik arz eden bir seri yakalayıp uzunca bir zaman yazılara devam edebilirim.

.Net in yerli kaynak ve topluluk anlamında ezelinden beri ciddi eksikleri olduğunu düşünüyorum, bir kaç kişinin haricinde de kimsenin elini taşın altına koymadığı bir gerçek. Özellikle kitaplarda ve kurslarda .net in (asp.net, windows form) “toolbox dan tutup şura bırakıyoruz. gridview kontrolüne sağ tıklayıp, db yi bağlıyoruz..” şeklinde anlatılması, özellikle web tarafında ciddi anlamda kavram kargaşalarına, neyin nasıl olduğunun – çalıştığının anlaşılmamasına sebep oluyor. Bu şekilde bu işleri öğrenenlerin yaptıkları işlerde maalesef çok dan da çok kötü oluyor. Çok temel bilgi eksikliği sebebiyle de ekosistem ciddi anlamda zarar görüyor. (puahahahahahahah ne cümle kurdum arkadaş, ama böyle ekosistem önemli)

Bu döngüyü kırmaya geldim lan.. demek istiyor insan fakat böyle bir durum söz konusu değil :) Elimden geldiği kadar, çok derinlere inmeden, bu işlere ilgi duyan herkesin anlayabileceği şekilde çeşitli konularda (asp.net mvc, javascript, nosql, less, trickler, vb..) yazılar yazacağım.

Yazmak istediğim şeyler aslında daha çok nasıl yapılır, ne işe yarar, yeni çıkan aletlerle, güncellemelerle ilgili yorumlarım şeklinde olacak. Ek olarak şuradan yazmamı istediğiniz konuları iletebilirsiniz. Şimdi gidip güzel bir tema ayarlıyorum, en kısa zamanda da ilk yazıyı yazıyorum.

LG G3 İncelemesi

Emektar Samsung Galaxy S2 telefonumu ilk aldığımda piyasada çok yeniydi, o ölçülerde ki telefonu elimde görenler uzunca bir süre dalga geçtiler. Aradan geçen zaman o devasa telefonun boyutunu adeta 3310 sevesine indirdi. Hiç kılıf yada benzeri bir şey kullanmadan çok uzun zaman kullandım, kaç kere yere düştü, ne badireler atlattı ama hiç bir şey olmadı emektara.. Taki geçenlerde root yapayım buna dediğim ana kadar, ne yaptıysam telefon kapandı kaldı. Uzun zamandır da Galaxy S5 ve Note 3 ü takip ediyordum. Artık sırası geldi deyip telefon alayım dedim ve LG G3 aldım. Bu yazıda rakamlardan ve detaylardan uzak, normal kullanım izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Okumaya devam et LG G3 İncelemesi

iTunes ile Film – Müzik Yüklemek

Çok uzun zamandır Android işletim sistemli telefon kullanıyorum, telefona mp3, video vb.. atmak – yüklemek istediğimde direk kopyala yapıştır ile bu işi klasik pc işleyişinde gerçekleştiriyordum. iPhone, iPad vb.. ios işletim sistemi kullanan mobil cihazlar içinse bu işlemi iTunes üzerinden yapıyorsunuz. Yani öyle kopyalayayım yapıştırayım yok. Bu durum ben ve benim gibilere ilk başta eziyet gibi gelse de aslında bu işleyişin ister istemez multimedya içeriğinize bir düzen getiriyor. Neyse lafı daha fazla uzatmayayım, iPad’ e video atmak istedim fakat ilk girişimimde beceremedim ve Google dayıma danıştım, maalesef saçma sapan sonuçlara ulaştım. Bu iş için telefonu hacklemekden bile bahsedilmiş. Korkulacak bir durum yok, olay çok basit ve net. Okumaya devam et iTunes ile Film – Müzik Yüklemek

Yam Yam Organizmalar..

Webrazzi’ de ki Vine’dan cinsel içerikli videolara yasaklama başlıklı haberi görüp, altında hiç yorum olmadığını görünce aklıma bir sürü şey geldi. Aklıma gelen şeylerin %95′ i küfür, hakaret ve benzeri şeyler olduğu için yazmayacağım. Yüz yüze gelirsek sorarsanız bunları da anlatabilirim.

Bizim sözde özgürlük savaşçısı tayfa bunu görmedi sanırım, gerçi özgürlükle ne alakası var konunun dimi? Görmemişlerdir, haberleri yoktur diyecemde bu adamların bilmediği bir şey var mı ki? İsteseler 1 günde Vine da yaparlar ama zamanları yok. Ölmezsek yaşarsak bir gün yan yana muhakkak geliriz, o zaman  etraflıca en seviyelisinden detaylı şekilde konuşuruz bu işleri..

Daha fazla yazmayayım konuyu bilen biliyor, Allah’ da yukarıda görüyor zaten.. ouuPs Allah dedim, geri kafalı ve şakirt oldum, haliyle yukarıda ki her şey birden anlamsızlaştı. Sanırım bu bugı fikslemeyi unutmuşuz :S

 

Google 2 Adımlı doğrulama ve uygulamaya özel şifre meselesi

Eğer Google hesabınızın güvenlik seviyesi 2 Adımlı Doğrulama olarak ayarlanmış ise, hesabınızı farklı cihazlarda daha doğrusu farklı uygulamalarda kullanmak için normal şifrenizi değil, oluşturacağınız uygulamaya özel yeni şifreyi kullanmanız gerekiyor. Bu işlemi yapmak için https://accounts.google.com/b/0/IssuedAuthSubTokens adresine gidip, en altta bulunan Uygulamaya özel şifreler formunda ki yönergeleri izlemeniz yeterli. Sonrasında buradan alacağınız şifre ile istediğiniz yere hesabınızı ekleyebilirsiniz.

Bu yazıyı neden yazdım?

Yerli ve yabancı kaynakların çoğunda gördüğüm kadarıyla, bu bir problem olarak gösterilmiş ve güvenlik seviyesinin düşürülmesinden bahsediliyor. Siz siz olun güvenlikten taviz vermeyin.

Bootstrap, jQuery’ den sonra gelen yeni nesil web in en büyük nimetidir

Javascript ve sonrasında Ajax ile tanıştığım yılları dün gibi hatırlıyorum, hatta “Nereden Nereye” adında ki bitmeyen yazımda da bu süreçten bahsediyorum. Google, Facebook ve Twitter gibi büyük abiler sadece verdikleri hizmetlerle değil geliştirdikleri teknolojilerlede günümüz webine yön verdiler ve vermeye de devam ediyorlar. Belki de bu yüzden büyükdürler he :|

Yazının hemen başında bir saplama yapayım :D jQuery; JavaScript framework lerinin WordPress’ idir desem bundan ne anlarsınız? Ben şunu anlıyorum;

  • Javascript bilmeyen jQuery’ i bilen bir sürü insan var. Hiç bir web programlama dili bilmeyen ama WordPress bilende bir sürü insan var.
  • jQuery geliştiricilere JavaScript’ i sevdirdi, WordPress ise interneti, içerik üretmeyi.
  • WordPress e bir kaç tıkta stabil çalışan temalar, eklentiler ekleyip çıkartıyoruz. jQuery’ de de durum aynı.
  • İkiside işini öyle düzgün yapıyor ki performans çoğu zaman kimsenin umurunda olmuyor.
  • “WordPress de jQuery de insanları yazar – geliştirici yaptı.”

Web geliştirme teknikleri, teknolojileri gerek ön tarafta (client) gerekse arka tarafta (server) o kadar acayip ve hızlı şekilde ilerliyorki, zaman zaman hangisini nerede, nasıl kullansak diye günlerce değerlendirme yaptığımız oluyor.

İşin ön ve arka tarafını bilen biri olarak kesin ve net olarak söylemeliyim ki en bok taraf ön taraftır. Bu sebepten dolayı ön taraftaki gelişmeler yeni teknolojilerden ziyade yeni bakış açıları, farklı kullanım şekilleri yada işleri kolaylaştırmaya yönelik oluyor.

Ön tarafın karmaşıklığı; bir çok katmanın ve unsurun bir arada düzgün çalışabilmesinden ileri geliyor. En kaba şekliyle (Görsel Tasarım) -> (Html, Css, Js) -> (Mobil, Bilgisayarlar) -> (Tarayıcılar) Burada js ye köşeli parantez açıp detaylandırmak isterdim ama başka zaman inşallah.. İşin birde, arka tarafla ön tarafın bağlanması meselesi varki doğru planlanmaz ise tam bir cinnet sebebi..

Konu o kadar derin ki çat diye BootStrap meselesine geçmek istiyorum ama geçemiyorum. Ama direksiyonu kırmak zorundayım. Günümüz tasarımları 2-3 sene öncesine göre çok daha sade ve az karmaşık durumda. Görünümler sadeleşip, basitleşince, ister istemez bazı kalıplar oluşmaya, oturmaya başladı. Bu arada, dünyanın en zor işlerinden biri; fonksiyonaliteden ödün vermeden bir şeyi sadeleştirip, basitleştirmektir.

Günlerden bir gün Twitter’ da ki abiler yada bir abi kuvvetle muhtemel, yine yeniden “border:1px solid #ededed; border-radius:5px” yazarken çıldırdı ve ben çektim insanlık çekmesin diyerekten sık kullanılan elementleri kolayca kullanabilelim diye Bootstrap adıyla bir araya getirdi. Nedir bu sık kullanılan elementler? Navigasyonlar, form elementleri, butonlar, uyarı kutucukları, ikonlar, tooltip, tablar ve bence daha da önemlisi grid sistemi..

Eğer Bootstrap’ ın sunduklarına bağlı kalarak bir tasarım yaparsak, farklı tarayıcılarda en az hatayla görüntülenen ve ekran çözünürlüğüne göre kendini uyarlayan (responsive) bir tasarım elde edebiliriz.

Her geçen gün Bootstrap için geliştirilen eklentiler, renk paletleri, şablonlarda çoğalıyor. Aslında jQuery’ nin geçtiği yollardan geçiyor dersem cuk oturur. Buda zaman içinde aynı jQuery örneğinde olduğu gibi insanların html yi, css i ve işin mantığını öğrenmeleri için bir sebep olacaktır.

Ama Neden BAY J, böyle bir şeye gerek var mı?

Çünkü bizler çok elit insanlarız, kurallarımız, sınırlarımız var! Adam arka tarafta kod yazıyor, kesinlikle html, css, js yi öğrenmek istemiyor yada bu ayağa yatıyor bilemiyorum. Öbürü de ben daha ince işlerin adamıyım arka tarafın a sını öğrenmek istemiyorum havasında. Burada yine bir saplama yapayım. Bu adamlar javaScript de ki gelişmelerin gösterdiği kadarıyla, yakında javaScript ide bizim işimiz değil diye tamamen bir kenara itecekler. Görsel tasarımı yapan adam css ve html yi öğrenmemekte ısrarcı davranıyor. Geçenlerde ios ile ilgili uygulama geliştirme videosu izliyordum, arkadan biri soruyu patlattı, json nedir diye. Bu neyin kafası lan? Birde bizim işe bakalım.. Adam css + html ile tasarımı parçalıyor, amiyane tabirle götü bir yanda, başı başka bir yanda. Bu adama çoğu zaman kızamazsınız çünkü yukarıdan tasarım öyle bir gelmiştir ki web için değilde sanki bizim sanayide ki pideciye menü tasarlanmıştır. Be yaratıcılığı gelişkin insan, be ilhamın gelmesini bekleyen insan, az yaptığın işe saygın olsun da, biraz daha az gezde ucundan da olsa öğren şu işi yav! Devamında bu css ve html can bulmak üzere aşağıya gelir. Bu sefer aşağıda ki adam yukarılardan bir haber olduğundan, ortaya öyle bir iş çıkarki ne ilk tasarlanan tasarıma benzer, ne de işlevler adam gibi çalışır. Revizyon falan hiç girmiyorum bile. Sonra iki günlük proje dinazorlardan kalma gibi çatır çatur zor çalışıyor.  Hele birde biri çıkıp demez mi 2px kaymış diye, bu da olayın en acayip kısmıdır.

İşin şöylede bir kısmı var, iş bitti bitecek yada her neyse, adam bekliyor. Ne bekliyorsun? js de hata var üstteki adamı bekliyorum, css de hata var üstteki adamı. Ne bekliyorsun? Şuranın renginde problem var da tasarımı bekliyorum. O kafalarla daha çok beklersiniz benden söylemesi..

Normalde bu yazıyı podcast şeklinde yapayım dedim ama edeceğim küfürlerden ötürü vazgeçtim. Şimdi bakıyorum da iyi ki yazmayı tercih etmişim..

Özetle, işiniz web ise her yerinden, her şeyinden en azından fikriniz olacak kadar, yahu çok değil Google’ a sorabilecek kadar bilgi sahibi olmak zorundasınız. jQuery sayesinde insanlar öcü gibi görünen javaScript’ i öğrenmeye başladı. İnşallah Bootstrap ile de html ve css kısmının bir tarafından tutarlarda köprüyü tamamlamış olur.

Tamam beyler, logoyu 1 tık sola çekip dağılıyoruz..

*Back-End, Front-End, Ui Designer, Ux Designer gibi ifadeleri kasıtlı olarak kullanmadım, sebebi ise tamamen kişisel..

 

Youtube.com

İki arkadaş zamanında bir site kurmuşlar, adına da Youtube demişler. İşin bu noktalara geleceğini tahmin etmeleri mümkün müydü? Google satın almasaydı bu kadar büyür müydü? gibi soruların cevaplarından ziyade, geçenlerde gözüme çarpan bir durumdan yola çıkarak bu satırları yazmak istedim.

Üst taraftaki resimde, Chrome ile en sık girdiğim sitelerin görüntüsü var, geçenlerde Youtube’ un Google’ ı bile geçip birinci sırada olduğunu fark ettim ve şaşırdım. Halbuki biri bana en sık girdiğiniz site nedir diye sorsa tereddütsüz Google derdim.

ilker abi sayesinde sadece mesleki anlamda değil, dünyaya ve insanlara baktığım açıda da ciddi değişimler, değişiklikler oldu, oluyor. Zaman zaman iş dışında saatlerce farklı farklı konularda konuştuğumuz oluyor, daha doğrusu ilker abi anlatıyor bende büyük bir zevkle dinliyorum. Günlerden bir gün ilker abi şunu izledin mi? diye sordu ve bir youtube adresi paylaştı, o günden sonra arka arkaya bir sürü belgesel, söyleşi ve program önerisinde bulundu. Hepsini izledim, bazılarını bir kaç kere izledim, izliyorum. Günün sonunda daha önce hiç duymadığım kavramları duydum ve tanımadığım insanları tanıdım. İşin güzel mi demeliyim, yoksa garip mi bilmiyorum, ilker abinin önerimleri olmasa belkide ölene kadar hiç birini fark edemeyecek olmamdı. Tekrar tekrar teşekkürler abi.

Zaman içinde gerek Youtube’ un önerdiği gerek arama sonucunda bulduğum, bir sürü güzel videoyu kâh izledim kâh dinledim.. Fark etmeden ne kadar ziyaret etmişsem, gelmiş birinci sıraya yerleşmiş. Bu gidişle de kolay kolay bu durum değişmeyecek; çünkü izlenesi farklı farklı konularda bir çok içerik bulunuyor ve güzel insanlar yenilerini yüklemeye devam ediyor. Her şeyi bir kenara koyarsak, günün sonunda aklınızda anlatılan konu ile ilgili net bir bilgi olmasa bile, bilim insanlarının konuşma uslubu, hitap şekilleri, yöneltilen sorular, bu sorulara verilen cevaplar gibi bir sürü şey hakkında tecrübe sahibi oluyorsunuz. Bu insanlarla aynı ortamda bulunma ihtimalimizin çok düşük olduğunu düşünürsek, bu tecrübenin paha biçilemez bir nimet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Özetle; eskiden sadece gülmek yada 50 cent izlemek için girdiğimiz, zamanı bedava bulduk arkadaş, harcayalım bitsin niyetiyle dolaştığımız sitenin, gün gelecek faydalı bir amaç için kullanılacağını ne hayal edebilir nede kabullenebilirdim. Bugün ise en çok girdiğim web sitesi durumunda, kattıkları ise gerçekten paha biçilemez.

Bu yazıyı nasıl sonlandıracağım lan, işi gidip e-öğrenme ve eğitim sistemine mi bağlasam? Şaka şaka öptüm byee ^_^

quup Mobil Android için çıktı!

Yerli sosyal ağımız olan quup.com‘ un Android uygulaması çıktı! Temel olarak bu uygulama neler yapabiliyor biraz anlatmaya çalışayım.

Öncelikle bilmeyenler için quup, %100 yerli bir sosyal ağ. Diğer ağlardan farklı olarak quup, canlı bir akışa sahip. Güncel olan gönderi (biz buna quup diyoruz.) sürekli üst sıralarda görünüyor ve kaybolmuyor. Kanallar sayesinde güncel içeriğe hızlı bir şekilde ulaşabiliyor, tartışabiliyor ve paylaşabiliyorsunuz.

Mobil uygulama temel olarak 3 kısımdan oluşuyor. Üst kısım, menüler ve ortada ki besleme (feed) kısmı. quup kullanıcı adı / e-posta ve şifrenizle giriş yapınca direk ana akışınıza yönlendiriliyorsunuz.

Screenshot_2013-08-05-18-50-44Ana akışta, hızlı bir şekilde gönderilere (quuplara) göz atıp, etkileşime (yorum, beğeni, paylaşım..) geçebiliyorsunuz. Ana akışın üst kısmında bulunan ikonlar sırasıyla; sol ana menü, kanal listeleri, bildirimler, yeni quup gönderme ve sohbeti çalıştırıyor.

  • Sol ana menu: Hızlı bir şekilde quup içinde arama yapabilirsiniz. Kanal listelerinize ulaşabilir, kanalları keşfet düğmesine tıklayarak yüzlerce güncel kanal içinden ilgi alanınıza göre listelerinizi oluşturabilirsiniz. Ana akışa tıklayınca, quup içindeki en yeni gönderileri görebilir, daha önce tanımadığın yada takip etmediğin kafa dengin kişileri keşfedebilirsin. Gelen özel mesajlarınıza direkt mesajlar kısmından ulaşabilirsiniz. Senden bir gönderide yada yorumda bahsedilmişse bahsedenler kısmından bakabilirsin. Bir quup’ a yorum yapmışsan, beğenmişsen yada bir yorumu beğenmişsen ve senden sonra buralarda neler olup bittiğini merak ediyorsan ekileşimler tam sana göre. Yaptığın yorumlar ve beğendiğin quupları yine ilgili menülerden ulaşabiliyorsun.
  • Kanal listelerin: İlgi alanına göre oluşturduğun kanallara buradan ulaşabiliyor ve hızlıca tüm gelişmeleri takip edebiliyorsun.
  • Bildirimler: quup içi tüm bildirimlere bu seçenekten ulaşabiliyorsun.
  • Yeni quup gönder: İsterseniz sadece görsel ekleyin gönderin, isterseniz bir şeyler yazıp gönderin.. Eğer Facebook ve Twitter hesaplarınızı bağlamışsanız gönderilerinizi oralara da göndermeniz mümkün. Telefonunuzda bulunan galeriden herhangi bir fotoğrafı seçip, paylaş dediğinizde quup uygulamasınıda göreceksiniz, dilerseniz bu şekilde paylaşımda yapabilirsiniz.
  • Sohbet: Karşılıklı takipleştiğiniz arkadaşlarınız eğer o anda çevrim içiyse (online) bu kısımdan o arkadaşlarınızla anlık sohbet yapabilirsiniz.
 

Screenshot_2013-08-05-18-40-52Kanallar özetle, sizi hiç uğraştırmadan yeni içeriklere ulaştırmak için tasarlanan bir sistem. Mekanızma şöyle çalışıyor. Çeşitli ilgili alanlarına göre kategorilendirilmiş sitelerden özet bilgileri çeşitli algoritmalarla toplayıp biriktiriyor. Siz yeni şeyler keşfetmek istediğinizde ilgili kanala tıklıyorsunuz ve o kanala ait en güncel içerikler karşınıza geliyor. İlginizi çeken içeriğe tıklayıp daha detaylı bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Dilerseniz farklı mecralarda bu içeriği paylaşabiliyor, beğenebiliyor yada yorum yapabiliyorsunuz. (İçeriklerin içinde dolaşmak için ekranı sağa sola kaydırabilirsiniz.)

Kanal lisleri ise kanalları bir araya topladığınız kişisel listelerinizi ifade ediyor. Örneğin; Teknoloji Listem adında bir liste oluşturup, içine internet, yazılım, oyun vb.. kanalları ekleyip. Teknoloji Listem listesine tıklayıp eklediğiniz kanallarda ki içeriklere ulaşabiliyorsunuz. Düşünsenize köşe yazarları adında bir liste oluşturup takip ettiğiniz yazarları bu listeye ekleyip, tek dokunuşla tüm güncel yazılara ulaşabiliyorsunuz. Diğer şekilde yazarlar için site site gezmeniz gerekiyor. Siz zahmet etmeyin, biz sizin için gezeriz :)

Temel olarak uygulama bu şekilde. Detayları merak ediyorsanız, Android Market‘ den ücretsiz olarak uygulamayı telefonunuza yada tabletinize kurup inceleyebilirsiniz :)

 

Screenshot_2013-08-05-17-08-02  Screenshot_2013-08-05-18-40-45  Screenshot_2013-08-05-18-41-10  Screenshot_2013-08-05-18-41-52  Screenshot_2013-08-05-18-42-07  Screenshot_2013-08-05-18-44-42

Kullandığım geliştirme araçları

Öncelikle belirtmeliyim ki bu araçların %80 nini İlker abiden öğrendim :) Geliştirme süreci zaten zor, birde işin içine incik boncuk girince iyice zorlaşıyor. Aşağıda ki çoğu araçla hayatınızı kolaylaştırabilir, zamandan ciddi anlamda tasarruf elde edebilirsiniz.

  • Visual Studio Eklentileri
    • Jetbrains ReSharper
      • İlker abiyle ilk tanıştığımızda bana ReSharper kullanıyor musun dediğini dün gibi hatırlıyorum. İlk kurduğumda 3 gün dayanabildim ve eklentiyi kaldırdım. Şu anda ise ReSharper olmadan geliştirme yapabileceğimden şüpheliyim :) Visual Studio da ki elimiz ayağımız ifadesi tam yerinde olacaktır. ReSharper için ayrı bir yazı gerekiyor. Kabaca ReSharper bize şunları sunuyor; dosya şablonları, hızlı refactorings, class, dosya ve method adı seviyesinde hızlı arama, kod yazmamızı kolaylaştıran kısa yollar.. Her şeyini de kendinize göre özelleştirmeniz mümkün. Dikkat bağımlılık yapar!
        • resharper2 resharper
    • Productivity Power Tools
      • Bir çok özelliği olmasına rağmen ben bir tek sekmeleri sola sağa almak için kullanıyorum. Sekmeler varsayılan durumda kod yazdığınız kısmın üst tarafında duruyor ve bir kaç probleme sebep oluyor. Problemlerin başında; fazla sekme olunca neyin ne olduğu anlaşılmıyor ve gördüğümüz satır sayısını azaltıyor. Bir başka problemde Visual Studio 2012 de sekmeleri pinleyebiliyorsunuz fakat pinlenmiş ve pinlenmemiş sekmeler arasında bir ayraç bulunmuyor buda pinlemeyi anlamsız kılıyor. PPT ile pinlediğiniz sekmeler arasında ayraç bulunuyor ve istediğiniz gibi sıralayabiliyorsunuz.
        • powertool
    • Hide Main Menu
      • File, Edit, View… düğmelerinin olduğu ana menüyü gizlemeye yarıyor. ALT tuşuna bastığınızda tekrar görünüyor. Bunu kullanma amacım görünen kod satır sayısını arttırmak. Zaten o menüye ayda yılda bir ihtiyacımız oluyor, sürekli orada durması anlamsız.
        • output_F3qi8S
    • Nuget Package Manager
      • Adı üstüne paket yöneticisi :) Nuget.org da ki binlerce açık kaynak kütüphaneyi bir komut yada bir tık kadar size yaklaştıran bir yönetici. Kullanımını şurada anlatmıştım.
        • nuget
    • VisualHG
      • Eğer kaynak kontrol (source control) için Mercurial kullanıyorsanız bu eklentiyle birlikte commit ve ilgili diğer işleri solution explorer dan yapmanıza olanak sağlıyor. Benin kullanım amacım ise farklı :) Değişiklik olan dosyaların yanında küçük simgeler çıkıyor ve hangi dosyalarda çalışmışım bunu görebiliyorum. Bu tamamen alışkanlıklarla ilgili normalde çok kullanışlı bir araç..
        • VisualHG
  • Google Chrome Eklentileri
    • Webpage Screenshot
      • Açık olan web sayfasının ekran görüntüsünü almaya yarıyor. Cazip tarafı ise sayfanın yüksekliği ne olursa olsun tek tıkta görüntünün tamamını alabilmesi..
        • screenshot
    • UA Spoofer
      • UA (User Agent) Farklı ua lara çekip testlerinizi yapmanıza olanak sağlıyor, ben genelde mobil geliştirmelerde kullanıyorum.
        • uaspoofer
    • Css Inject
      • Diskinizde ki herhangi bir css dosyasını sayfaya enjekte etmeye yarıyor. Böylece yaptığınız değişiklikleri canlı olarak sayfa üzerinde görebiliyorsunuz, çok profesyonel bir çözüm değil fakat zaman zaman süper iş görüyor ;)
        • cssinjet
    • Edit This Cookie
      • Çerezleri düzenlemeye yarayan bir eklenti. Basit ve etkili.
        • editcookie
    • AngularJS Batarang
      • AngularJS için hata ayıklama (debug) ve performans izleme eklentisi. Bu eklenti direk Web Geliştiricisi Araçlarına geliyor (F12) AngularJS ye çok ilgili olsamda henüz bir projede kullanmadığımdan bu aracıda adam gibi kullanma imkanım olmadı.
        • angular2 angular angular3
    • Image Properties Context Menu
      • Sayfada ki görsellerin üzerine gelip sağ tuşa tıkladığınızda açılan menüden ilgili görselin orijinal boyutu, sayfada gösterilen boyutu, dosya boyutu gibi temel bilgileri gösteren güzel bir eklenti..
        • imagecontext
    • JSONView
      • Json candır, canandır. Tarayıcılar xml kodlarını formatlı bir şekilde gösteriyor fakat json için bu durum söz konusu değil. Bu eklenti sayesinde json datasını formatlı bir şekilde görebiliyoruz. Harbiden ya yıl 2013 neden tarayıcılar direk formatlamıyor şaşılacak şey..
        • json
    • PageSpeed Insights (by Google)
      • Sayfanızı daha hızlı hale nasıl getirebilirsinizin analizini yapıp size çözüm önerileri sunan olmazsa olmaz aletlerden biri. Kullanımı çok basit, bu araçta Web Geliştiricisi Araçlarına geliyor (F12)
        • Devtool
    • Postman – REST Client
      • Http istekler gönderip almak gibi işlemleri çok fonksiyonel şekilde yapmanıza imkan sağlayan bir araç. Basic Auth, OAuth1.0 gibi kimlik doğrulama protokollerini destekliyor. İsterseniz ortam değişkenlerini tanımlayıp istediğiniz yerde kullanabiliyorsunuz. Çıktı olarak json, xml yada ham (raw) olarak gösterebiliyor. Son zamanlarda gözdemiz olan bir eklenti.
        • postman
  • Windows Uygulamaları
    • Microsoft Visual Studio 2012 – 2010
      • Gezegende ki en iyi ide.
    • Sublime Text 2
      • Daha hafif ve iyisini görmediğim text editör, aslında text editör demek biraz yanlış ama idare edin. Çoğu derde deva, diğer editörlerden farklı bir kategoride bulunan, kategorisiz editör :) Hangi amaçla kullanıyorum sorusuna bir an cevap veremedim ama bilgisayarı açtığımda Sublime Text ide çalıştırıp bir köşede bekletiyorum, ne zaman nerede o na iş düşer belli olmuyor. İçinde Javascript yazmak ayrı bir keyif veriyor, farklı bir aurası var :)
    • mRemote
      • Biz rdp (Uzak Masaüstü) için kullansakta telnet, ssh gibi protokolleride destekleyen yegane aracımız. Bağlantılarınızı isimlendirip, kategorize etmenize olanak sağladığı gibi aynı anda birden fazla bağlantıyıda yapmanıza olanak sağlıyor. Sana puanum 9 kanka!
    • Json Viewer
      • Ne json muş arkadaş :) Json stringini tree şeklinde parse eden çok basit ama canımız kanımız olan küçük bir uygulama. O olmazsa onca şeyi nasıl okurduk bilmiyorum. Bunu okuyan kör oldu ifadesi cuk otururdu herhalde.
        • jsonviewer
    • Beyond Compare 2
      • 2 dosyayı karşılaştırıp, aralarında ki farkları gösteren bir uygulama. Ayda yılda bir kere lazım olsada hayat kurtardığı çok olmuştur. Bak arkadaşım! 4. satır bunda böyle ama şunda şu şekilde değişmiş dediğinde, Allah’ ım sana geliyorum diyebilirsiniz :)
    • The Regex Coach
      • Doğdum ölecem Regex’ i ne anladım nede anlamak istedim ama ne varki kaçmakta çok mümkün değil. Bu araç sayesinde benim gibi regex özürlülerde regex yazabiliyor.
        • regexcoach
    • Microsoft WebMatrix
      • İlk çıktığında çok sevdiğim sonrasında kullanmadığım, son zamanlarda yine kendisine işimin düştüğü hafif bir web geliştiricisi aracı. Fakat ama lakin çok farklı özellikleri vardır. Popüler (binlerce) açık kaynak scriptleri (wordpress, magento vb..) bir tıkta indirip bilgisayarınıza kurup, üzerinde geliştirme yapmanıza olanak sağlar. Editör içinde birde basit veritabanı editörü bulunuyor. Raporlama aracı sayesinde sitenizi analiz edip size bir çok konuda yol gösteriyor, önerilerde bulunuyor. Sayfada bozuk köprüler var, <h1> etiketi eksik, bağlantı metni ilgisiz gibi.. Dikkat! Bunda da farklı bir aura vardır.
        • webmatrix webmatrix2 webmatrix3
    • AutoHotkey
      • Programlanabilir kısa yol uygulaması. Tam ifade edemedim yahu ama şöyle örneklendireyim. Mesela şu anda klavyeden “nguid” yazdım ve “0D5E2C24-C376-C997-4CAB-4FA077851FDF” bu guid ekrana yazıldı. Bu guidi üretmek için bir script yazıyorsunuz ve nguid kelimesiyle çalışmasını istiyorsunuz. Bir çok amaç için kullanılması olası fakat biz genelde tarih ve guid için kullanıyoruz.
        • autokey
    • FileZilla FTP Client
      • Adam bunu yapa yapa yapa bitiremedi :) Neredeyse her ay yeni bir güncellemesi çıkan çok başarılı bir ftp uygulaması. Ftp serveride bir o kadar başarılı. Severek kullandığımız, formattan hemen sonra ilk kurulan uygulamarın başında geliyor.
    • Adobe Photoshop
      • Gezegende ki en iyi resim editörü.
    • ScreenHunter
      • Ekran görüntülerini bir tıkta alıp belirlediğiniz konuma kopyalayan, bir çok ekstra ayarı da bulunan bir program, dene seveceksin.

Zaman içerisinde bu yazı kendi kendini güncelleyecektir.

Sony SmartWatch İncelemesi

Evet uzun bir aradan sonra yeni bir blog yazısıyla buradayım. Bir aksilik olmazsa bundan sonrada bu civarlarda olacağım :) Bu yazıda Sony SmartWatch ile ilgili tecrübelerimi aktaracağım.

Sony-SmartWatch[1]

Akıllı telefonlar, akıllı televizyonlar derken şimdide saatlerimizi akıllandırmaya başladılar. Ne kadar gerekli, ne kadar sağlıklı tartışılır fakat şu varki her geçen gün bilgiyle buluşma, ulaşma tecrübemizi geliştirmek için insanlar bir hayli fazla çalışıyor ve kafa patlatıyorlar. Bu yazıda saatin ağırlığı, ekranı gibi şeylere takılmadan kendi izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. Teknik bilgileri şuradan edinebilirsiniz.

Saatimiz bir adet kayış (siyah), usb şarj kablosu ve her hangi bir kayışı takmak için özel bir aparatıyla geliyor. Saat toka mantığıyla kayışa takılıyor ve oldukça sağlam bir şekilde tutunuyor. Saati ilk elime aldığımda çerçevesinde ki dandiklik dikkatimi çekti, belkide bana böyle denk geldi onuda bilmiyorum. Dandiklik dediğim çerçevenin saat camıyla birleştiği yeri elinizi sürttüğünüzde takılma hatta kesme hissi uyandırıyor olması. İlk başlarda sinir bozucu olsada sonradan umursanmıyor. Sony SmartWatch resimlerde göze büyük gelsede kolunuza taktığınızda keşke az daha büyük olsaymış hissini veriyor. Birde epey hafif, yani herhangi bir saatten farkı yok. Kayış üzerinde ki Sony yazısı Çin malı hissi uyandırıyor bunu söylemeden de geçmeyeyim :)

20130416_161321

Ekran kalitesi tanıtım fotoğraflarından birazcık farklı, hamburger resmiyle yediğimizin arasında ki fark gibi.. Ekranın dokunmatiği bence yeterli, arada sapıtıyor ama o kadar olur :) Normalde saatin ekranına çift dokunduğunuzda ekran açılıyormuş fakat bu özellik son güncellemeyle birlikte bozulmuş (bir yerde okumuştum). 2 tip uygulama bulunuyor, widgetler ve normal uygulamalar. Ekranı aşağı kaydırdığınızda uygulamalara, yukarı kaydırdığınızda widgetlere ulaşıyorsunuz. Sağa sola kaydırarakta geziniyorsunuz. Herhangi bir uygulamadayken ekrana çift parmakla dokunup kaydırdığınızda ana menüye geri dönebiliyorsunuz. Saat geri bildirimleri titreşimle veriyor. Biri sizi aradığında, mesaj geldiğinde, bluetooth kapsama alanı dışına çıktığınızda vb..

Saati ilk açtığınızda üzerinde yazılım olmadığını görüyorsunuz. Telefonunuza Sony Smart Connect uygulamasını ve sonrasında SmartWatch uygulamasını kuruyorsunuz. Sonrasında telefonunuzdan bluetooth u açıp Smart Connect i çalıştırdığınızda cihazlar kısa bir sürede senkronize olup uyum içinde çalışmaya başlıyorlar. Android Marketten istediğiniz uygulamaları kolayca yükleyebiliyor, sıralaya biliyor yada aktif/pasif olarak ayarlayabiliyorsunuz. Artık kolunuzda akıllı bir saat var.. SmartWatch telefon uyumluluk listesine şuradan bakabilirsiniz.

Twitter, Facebook, Gmail gibi uygulamaların kullanımından hiç haz duymadım, küçücük ekranda durup mail okumak zaten görmeyen gözlerimi iyice kör edebilir korkusuyla ilk başta pasif ettiğim uygulamalar bunlar oldu. Saatin üzerinden hava durumuna bakmak, telefondan uzakdayken gelen mesajı yada arayan kişiyi görmek, telefonu cebinizden çıkartmadan şarkı değiştirip ses açıp kapatmak, en sevdiğim fonksiyonlar oldu. Saatin saat görünümünü (ne garip bir kelime grubu oldu) telefon üzerinden değiştirebiliyorsunuz, ekstradan android marketten saat yüklemeniz de mümkün. Henüz ne kadar işlevsel denemedim ama sportif faliyetler için olan uygulamalar nasıl bir tecrübe sunuyor bilmiyorum. Örneğin; kaç km yol yürüdünüz, kalori hesabı, haritada neredesiniz gibi.. Şarj konusuna gelince yeteri kadar gidiyor desem yeridir, kullanıma göre ben diyeyim 4 – 5 gün siz deyin 7-8 gün :)

Ben saati HepsiBurada.com dan aldım, zaten çok fazlada alternatif bulunmuyor(du). Sonuç olarak eğer bu tip aletlere meraklıysanız almanızı öneririm, biri aradığında saate bakmak ilginç bir deneyim oluyor :)